1938 - Parazit Kaynaklı Pulmoner Hipertansiyon - Mısır'da Şistozomiyazis Salgını
Şistozomiyazis,
şistozom olarak bilinen ve Salyangoz ateşi, bilharzia ve Katayama ateşi gibi isimlerle de anılan parazitik yassı solucanların neden olduğu bir hastalıktır. Bu hastalık idrar yolları veya bağırsakları enfekte edebilir ve karın ağrısı, ishal, kanlı dışkı veya idrarda kan gibi semptomlara yol açar. Uzun süreli enfeksiyonlar karaciğer hasarı, böbrek yetmezliği, kısırlık veya mesane kanserine neden olabilir. Çocuklarda ise zayıf büyüme ve öğrenme güçlüklerine sebep olabilir. 3
Şistosomiyazis, özellikle Afrika, Asya ve Güney Amerika'da yaygın olan paraziter bir hastalıktır. 70'ten fazla ülkede yaklaşık 700 milyon insan, hastalığın yaygın olduğu bölgelerde yaşamaktadır. 3 Şistosomiyazis, dünya genelinde 230 milyondan fazla insanı etkilemektedir. Bu kişilerin %5-10'u hepatosplenik hastalık geliştirebilir. Hepatosplenik gelişen hastaların %5'i pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH) geliştirebilir (Sch-PAH) Bu oran, şistosomiyazisin dünya çapında PAH'nin önemli nedenlerinden biri olduğunu göstermektedir. 4
Şistosomiyazis hastalığının bulaşma ve yaşam döngüsü şu şekildedir:
Bir hesaplama yaparsak eğer,
230.000.000 x %10= 23.000.000 x %5 ≈ 1.150.000 kişi (tahmini Sch-PAH hasta sayısı)
Şistosomiyazis, tarihi çok eskilere dayanan bir paraziter hastalıktır. Antik Mısır tıbbi papirüslerinde ve Asur tıbbi metinlerinde şistosomiyazise dair belirti ve semptomlara ilişkin kanıtlar bulunmaktadır; benzer şekilde, bazı İncil ayetleri Mezopotamya'da şistosomiyazisin yayılmasıyla ilişkilendirilebilecek bir salgını (bir 'lanet' olarak betimlenmiş) tanımlamaktadır. Bu tarihi kayıtlar, hastalığın çok eski zamanlardan beri insanlar arasında bulunduğunu ve belki de tarihin akışını etkilediğini göstermektedir. Schistosomiasis, özellikle tropikal ve subtropikal bölgelerde görülen ve genellikle kirli su kaynaklarına maruz kalmak yoluyla bulaşan bir hastalıktı. Etimolojik olarak 'schistosomiasis' kelimesi, 'bölünmüş' anlamına gelen 'schistos' ve 'vücut' anlamına gelen 'soma' olmak üzere iki Yunanca kelimenin birleşiminden türemiştir. 7
Şistosomiyazisin bilinen en eski kanıtı, yaklaşık 6.000 yıl öncesine, Kuzey Suriye'de bulunan insan iskelet kalıntılarına dayanmaktadır. M.Ö. 5800-4000 yıllarına ait bu kalıntılarda, pelvik bölgede şistozom parazitine ait izler tespit edilmiştir. Ancak, hastalığın asıl kaynağının Afrika Büyük Gölleri bölgesi olduğu düşünülmektedir. Bu bölge, hem parazitlerin hem de ara konakçılarının evrimleştiği bir alan olarak kabul edilmektedir. 3
Hastalığın Mısır'a yayılması ise daha sonraki dönemlerde gerçekleşmiştir. Firavunların beşinci hanedanı zamanında (yaklaşık M.Ö. 2494-2345), maymun ve köle ticareti yoluyla şistosomiyazisin Mısır'a ulaştığı tahmin edilmektedir. 3
Şistosomiyazis, özellikle tropikal ve subtropikal bölgelerde yaygın olarak görülen bir hastalıktır. Genellikle parazitle enfekte olmuş tatlı su kaynaklarıyla temas sonucu bulaşır. Hastalığın nedeni uzun süre bilinmediğinden, tarih boyunca yanlış anlaşılmalara yol açmıştır. Örneğin, 1798'de Napolyon'un Mısır seferi sırasında, askerler arasında yaygın olarak görülen idrarda kan (hematüri) semptomu nedeniyle, Mısır "adet gören erkeklerin ülkesi" olarak adlandırılmıştır. 8
Bilharzia olarak ta bilinen şistosomiyazis, adını 1851 yılında idrar yoluyla bulaşan bu parazit enfeksiyonunun sebebini keşfeden Alman hekim Theodor Maximilian Bilharz (1825-1862)'dan alır. 8
1938 yılında A. F. Bernard Shaw ve A. Abou Ghareeb tarafından yayımlanan "The pathogenesis of pulmonary schistosomiasis in Egypt with special reference to Ayerza's disease (Mısır'da Pulmoner Şistozomiyazisin Patogenezi ve Özellikle Ayerza Hastalığına Yönelik Değerlendirmeler)" başlıklı makale, şistosomiyazisin Ayerza hastalığı ile olan ilişkisini ortaya koymuştur. O dönemde Mısır, şistosomiyazis salgınıyla mücadele ediyordu ve nüfusun yaklaşık %60-70'i şistosomiyazis ile enfekte durumdaydı. Shaw ve Ghareeb'in araştırmaları, 282 şistosomiyazis vakasının otopsi sonuçlarını içermekteydi. Bu çalışmada, bilharzia vakalarının %33'ünde pulmoner tutulum gözlemlendiği ve arteriyel lezyonlar ile Ayerza Hastalığı'nın patolojik gelişiminin detaylı bir şekilde incelendiği belirtilmiştir. 5 Çalışma, şistosomiyazisin sadece karaciğer ve bağırsakları etkileyen bir hastalık olmadığını, aynı zamanda akciğer damarlarında da ciddi hasara yol açabileceğini göstermiştir. O zamana kadar genellikle yüksek irtifa yaşamı veya kronik akciğer hastalıklarıyla ilişkilendirilen Ayerza hastalığının, Shaw ve Ghareeb'in çalışmasıyla birlikte paraziter bir enfeksiyonun da benzer patolojik değişikliklere yol açabileceği ortaya konmuştur.
Bu durum, Ayerza hastalığının dış etkenlerle de gelişebileceğine dair yeni bir bakış açısı kazandırmıştır.
Yazan: Kamil Hamidullah
Oluşturma Tarihi: Kamil Hamidullah / EKİM 2018
Önceki güncelleme:
Son güncelleme: Kamil Hamidullah / EYLÜL 2024
#PulmonerHipertansiyon #PAHSSc #PulmonaryHypertension