Aspirin Nihayet Ürün Geliştirme Aşamasına Geliyor
Arthur Eichengrün, ilaç sanayinin hammadde üreticilerinden L. C. Marquardt'ta çalışırken, dönemin önemli sağlık sorunlarından biri olan bel soğukluğu (gonore) tedavisi için yeni bir ilaç geliştirdi. Ancak geliştirdiği ilacı test edebilecek laboratuvar imkanları olmadığı için, Bayer şirketinin doktoru Theobald Floret ile iletişime geçti.
Yapılan testler sonucunda ilacın etkili olduğu kanıtlandı ve Bayer şirketi ilacın haklarını satın aldı. Bu başarısı üzerine Eichengrün, 1 Ekim 1896'da Bayer'in ilaç geliştirme bölümünde işe başladı. Bir yıl sonra, 1897'de geliştirdiği gümüş-protein kompleksinden oluşan ilacı "Protargol" adıyla piyasaya sürüldü. Bu ilaç, 1940'lara kadar bel soğukluğu tedavisinde en çok tercih edilen ilaç olarak kullanıldı.
Protargol'un mucidi olarak Arthur Eichengrün, ilacın net karından %5 oranında telif hakkı aldı. Bu, onun 1908'de Bayer'den ayrıldığında kendi şirketini kurabilecek kadar varlıklı bir adam olmasını sağladı. Eichengrün, sadece Protargol ile değil, aynı zamanda Aspirin'in geliştirilmesindeki rolü ve kimyasal sentez alanında 47 patente sahipti. 22,41
1897 yılında Dreser, ASA’nın (asetilsalisilik asit) potansiyelini küçümseyip "işe yaramaz" diyerek rafa kaldırmıştı. Ancak Eichengrün, ASA’nın umut vadeden bir ilaç olabileceğine inanıyordu ve Dreser’in bu tavrını kabullenemedi. Bu yüzden mevcut eroin çalışmalarıyla çakışmadan ASA’nın ilaç olarak geliştirilmesi için lobi faaliyetlerine başladı.
Eichengrün ve Hoffman yeni sentezlenen ASA'yı önce kendilerinde denedi. Ardından ilk hastaları Hoffmann'ın eklem romatizması ağrılarından şikayetçi olan babasında test etti. Yeni ilaç, Hoffmann'ın babasının ağrılarını hafifletirken mide sorunlarına da yol açmadı. Başlangıçta kendi çevrelerinde yaptıkları denemelerde herhangi bir olumsuz etki gözlemlenmeyince, Eichengrün Bayer'in Berlin temsilcisi Dr. Felix Goldmann ile iletişime geçerek geniş tıbbi çevresinden ilacı değerlendirmeleri için yardım istedi. Goldmann, birkaç önde gelen kliniğe numune gönderdi ve sonuçlar oldukça umut vericiydi. Dreser, bu gayri resmi denemelerin olumlu sonuçlarını da kabul etmeyince, Eichengrün sonuçları Bayer'in başkanı Duisberg'e sundu. Duisberg'in onayıyla, başlangıçta bu denemelere şüpheyle yaklaşan Dreser, projeyi ilerletmek zorunda kaldı. 7,20,21
Gerek patrondan esen rüzgar gerekse geçen zaman içerisinde Dreser'in ilk bebeği olan eroin hakkında kulağına çalınan olumsuz geri bildirimlerin etkisiyle, Dreser endişelenmeye başladı ve bu sefer ikinci bebeği olan aspirine sarılmaya başladı. Asetilsalisilik asidi (ASA) hem kendisinde hem de laboratuvar tavşanlarında test etti. 1898 yılında Saksonya-Anhalt, Halle’deki bir hastanede 50 kişilik bir hasta grubunda ASA’nın etkilerini denetti ve sonuçlardan memnun kaldı. İlaç 2 yıl boyunca test edildi. 34,45
Muhtemelen Eichengrün'ün önerisiyle, bu yeni bileşiğe "Aspirin" adı verildi. "Aspirin" ismi, Almanca "Asetilspirsäure" (Asetilsalisilik Asit) kelimesinden türetilmiştir. İsmin başındaki "A" harfi asetil grubunu, "spir" kısmı salisilik asidin doğal kaynağı olan ve halk arasında "keçi sakalı" olarak bilinen spirea ulmaria (Filipendula ulmaria) bitkisini, "-in" eki ise o dönemde ilaçlara eklenen tipik bir son eki ifade eder. Böylece telaffuzu kolay bir isim oluşturulmuş oldu. 42,45
Günümüzde yıllık tüketimi 50 milyar tableti aşan 15 ve Farbenfabriken vorm. Friedr. Bayer & Co. laboratuvarlarında Hoffmann ile Eichengrün'ün ortak çalışmasıyla geliştirilen saf asetilsalisilik asit, 6 Mart 1899'da Alman İmparatorluk Patent Dairesi tarafından da "Aspirin" markası Bayer adına tescillendi. 1 Ağustos 1898’de Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan patent başvurusu 27 Şubat 1900’de sonuçlanarak Patent No. 644,077 ile tescillendi. Ancak, Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Almanya mağlup olmuştu ve Versay Antlaşması gereği ülke, ticari markalarını ve üretim süreçlerini galip devletlerin kullanımına açmak zorunda kalmıştı. Bu durum, Bayer’in Aspirin üzerindeki patenti de dahil olmak üzere yabancı varlıklarını kaybetmesine yol açtı. 20,39,42,44,45
Asprinin patentinin alınmasının ardından Dreser toz formundaki asprini hastanelere ve kliniklere dağıtmaya başlamıştı
Aspirin kullanımına yönelik olumlu geri bildirimlerin ardından Dreser, 1 Haziran 1899'da 'Pharmakologisches über Aspirin (Acetylsalicylsäure)' (Aspirin (asetilsalisilik asit) ile ilgili farmakoloji) başlıklı makalesini 'Die Heilkunde' (Şifa Sanatı/Tıp Bilimi) ve 'Therapeutische Monatshefte' (Tedavi Aylık Bülteni) dergilerinde yayımlandı. 5,46 Bu makalede, aspirinin özellikle romatizma tedavisinde kullanımı önerildi ve diğer salisilatlarla karşılaştırıldığında daha faydalı ve daha az toksik olduğunu kanıtladı. 34 Ancak Dreser, ilacın geliştirilmesinde önemli katkıları bulunan Eichengrün ve Hoffmann'ın çalışmalarından, ayrıca romatizmadaki etkisini ilk gözlemledikleri Hoffmann'ın babasından hiç bahsetmedi. 47
Aspirin markasının tescil edilmesinin ardından Dreser, Haziran ayında ilacın piyasaya sürülmesini yönetti. 34
Başlangıçta, Aspirin eczanelerde toz halinde mevcuttu: küçük kağıt torbalar her biri 500 mg toz ile dolduruldu ve hastaya verildi. Ertesi yıl, 500 mg asetilsalisilik asit içeren Aspirin tableti piyasaya sürüldü ve bu da onu dünyadaki tablet formundaki ilk preparatlardan biri haline getirdi. 45
Aspirin ilacı piyasaya sürüldüğünde öyle büyük bir başarı elde etti ki, etkisi sadece tıbbi alanda değil, ticari alanda da büyük yankı uyandırdı. İlacın popülerliği o kadar arttı ki, rakip firmalar kendi ürünlerinin isimlerini "aspirin" kelimesinden türetmeye başladılar. Bu durum zamanla ilginç bir gelişmeye yol açtı: İlacın etken maddesi olan asetilsalisilik asit bile neredeyse unutuldu ve "aspirin" adı jenerik bir terime dönüştü. 44
Aspirin'in popülaritesi, 20. yüzyılın ilk yarısında arttı ve 1918 İspanyol gribi salgınının başlarında oynadığı etkili rolle arttı. 44
Yazan: Kamil Hamidullah
Oluşturma Tarihi: Kamil Hamidullah / EKİM 2018
Önceki güncelleme:
Son güncelleme: Kamil Hamidullah / KASIM 2024
#PulmonerHipertansiyon #PAHSSc #PulmonaryHypertension #NadirHastalık #RareDisease