1980
1980 yılında,W. David Watkins'in liderliğindeki Harvard Tıp Fakültesi ekibi, "Prostacyclin and Prostaglandin E1 for Severe Idiopathic Pulmonary Artery Hypertension (Prostasiklin ve Prostaglandin E1'in Şiddetli İdiopatik Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (IPAH) Tedavisinde Kullanımı)" başlıklı çalışmalarında, şiddetli idiopatik pulmoner arteriyel hipertansiyon (IPAH) tedavisinde prostasiklin ve prostaglandin E1'in etkilerini inceledi. Araştırma, bu biyolojik maddelerin IPAH üzerinde nasıl etkili olabileceğini ortaya koydu.
Özellikle, prostasiklinin (PGI2) güçlü vazodilatör etkileri vurgulandı. Prostasiklinin kan damarlarını genişletme, pıhtılaşmayı engelleme ve damarları koruma özellikleri, onu değerli bir tedavi adayı haline getirdi. Sentetik formu olan epoprostenol, IPAH'ta ilk kez kullanıldığında, kan basıncında düşüş, kalp yükünde azalma ve hastaların egzersiz kapasitesinde artış gözlemlendi. Bu bulgular, prostasiklin bazlı tedavilerin geleneksel yöntemlere göre daha başarılı olduğunu gösterdi.
Watkins ve ekibi, prostasiklinin primer pulmoner hipertansiyon (PPH) tedavisinde etkili bir vazodilatör olabileceğini duyurdu ve modern PAH tedavisinin temellerini attılar. Ancak, bu tedavilerin uygulanmasında bazı zorluklar ve stabilite sorunları bulunduğunu belirttiler. Ayrıca, tedavinin uzun dönem etkinliklerinin daha fazla araştırma gerektirdiğini vurguladılar. Bu bulgular, PAH tedavisindeki sonraki gelişmelere temel oluşturdu.
Prostasiklin (PGI2) ile Prostaglandin E1 (PGE1) karşılaştırıldığında
Düşünün ki vücudunuzdaki kan damarları bir şehirdeki yollar gibidir:
PROSTASİKLİN (PGI2):
PROSTAGLANDİN E1 (PGE1):
SOMUT ÖRNEK: Prostasiklin'i, sadece akciğerlerdeki tıkalı ana yolları açan özel bir ekip gibi düşünebilirsiniz. Çok spesifik bir alanda, uzun süre çalışır.
Prostaglandin E1'i ise şehrin tüm yollarını genel olarak düzenleyen, ama etkisi daha kısa süren bir trafik ekibi gibi düşünebilirsiniz.
1950'lerde Dr. Dresdale, PAH tedavisinde önemli bir eksikliğe dikkat çekti: Akciğer damarlarına özel etkili bir vazodilatöre ihtiyaç vardı. Bu arayış otuz yıl sonra yanıtını buldu. 1980'de Watkins'in çalışmaları, prostasiklinin (PGI2) tam da Dresdale'nin tanımladığı özelliklere sahip olduğunu gösterdi. PGI2, akciğer damarlarında seçici etki gösterirken, PGE1 tüm vücuttaki damarlarda genel bir genişleme sağlıyordu. Bu özelliği, prostasiklini PAH tedavisi için ideal bir aday haline getirdi.
Yazan: Kamil Hamidullah
Oluşturma Tarihi: Kamil Hamidullah / EKİM 2018
Önceki güncelleme:
Son güncelleme: Kamil Hamidullah / KASIM 2024
#PulmonerHipertansiyon #PAHSSc #PulmonaryHypertension #NadirHastalık #RareDisease