1996 - Dr. Sadberk Lale Tokgözoğlu
Dr. Sadberk Lale Tokgözoğlu, 1993 yılında ağabeyini aynı hastalıktan kaybetmiş ve ailesel PAH (FPAH) tanısıyla izlediği 21 yaşındaki Kamil Hamidullah’ın mevcut tedavilerden yarar sağlayamadığını fark edince, Ocak 1996’da yeni bir tedavi arayışına girişti. Bilimsel yayınlarda son zamanlarda dikkat çeken ve akciğer nakline köprü tedavisi olarak kullanımı öngörülen yeni geliştirilen Epoprostenol Sodyum tedavisini uygulamaya karar verdi. Bunun için, 1982’de ilk epoprostenol klinik araştırmasını gerçekleştiren Amerikalı PAH araştırmacısı Maryland Üniversitesi Tıp Merkezi’nden (UMMC) Dr. Lewis J. Rubin ile iletişime geçti.
Hamidullah, 12 Şubat 1996'da Amerika'da epoprostenol tedavisi için değerlendirildi ve tedaviye uygun bulundu. FDA'nın ilacı 20 Eylül 1995'te onaylamasının üzerinden henüz 5 ay geçmişti. Bu nedenle, Amerikalı olmayan hastaların tedaviye erişimi için ilacın uluslararası pazara çıkışına yönelik yasal süreçlerin tamamlanması gerekiyordu. Türkiye'ye tedavi için davet gönderilebilmesi için, aynı zamanda Türkiye'deki resmi kurumlardan yurtdışı tedavi için gerekli sevk işlemlerinin tamamlanması gerekiyordu.
Hamidullah, Türkiye'ye döndükten sonra, epoprostenol tedavisinin henüz onaylanmadığı Türkiye’de Sosyal Sigortalar Kurumu’na (SSK) başvurdu. Başvurusu, epoprostenolün PAH tedavisindeki etkinliğini gösteren Dr. Lewis Rubin ve Dr. Lale Tokgözoğlu'nun dilekçeleriyle birlikte, bilimsel literatürle desteklendi. Bu girişim, Türkiye’de PAH tedavisinde yeni bir dönemi başlatma potansiyeli taşıyordu.
SSK'nın başvuruyu değerlendirme süreci, dikkat çekici bir bürokratik engelle karşılaştı. Mevzuat yalnızca 3 merkezden onay alınmasını şart koşmasına rağmen, SSK İş Kazaları Dairesi Başkanı Aysel Üresin, Ankara'daki 10 farklı üniversite ve kamu hastanesinden onay talep etti. Özellikle dikkat çekici olan, kurumun başvuru dosyasından PAH hastalarının tedavi edilmediğinde ortalama yaşam süresinin sadece 2.8 yıl olduğu bilgisini bilmesine rağmen böyle bir talepte bulunmasıydı. Bu kadar çok merkezden onay alma sürecinin neden olacağı gecikme, hastaların yaşamsal tedaviye erişimini ciddi şekilde tehlikeye atıyordu. Hamidullah ailesi, bu idari kararın arkasındaki olası geciktirme stratejisini fark etmesine rağmen, hukuki sürecin daha uzun sürebileceğini düşünerek, istenilen onayları toplamak için çaba gösterme yolunu seçti.
1997 başlarında, bir yıllık zorlu bürokratik süreç adeta bir satranç oyununa dönüşmüştü. SSK içinde yurtdışı tedaviye genel bir direnç varken, Dr. Lale Tokgözoğlu, kurumun her olumsuz görüşüne karşı güncel tıbbi literatürden güçlü kanıtlarla çürütüyor, Hamidullah ailesi ise yılmadan mücadeleye devam ediyordu. Bu süreçte kurum içindeki vicdanlı ve ileri görüşlü küçük bir grup bürokratın desteği de kritik rol oynadı.
Bu üç koldan yürütülen kararlı mücadele sonucunda başvuru, nihai onay için Yurtdışı Tedavide Yüksek Hakem Kurulu görevi yapan Ankara Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne ulaştı. Hastanenin sağlık kurulu, sunulan tüm bilimsel verileri detaylıca inceleyerek olumlu görüş bildirdi.
Bu önemli onayın ardından hem Sağlık Bakanlığı hem de SSK, epoprostenolün PAH tedavisinde kullanımına izin verdi. Böylece Kamil Hamidullah, tüm dirençlere rağmen, 1994 ekonomik krizi nedeniyle durdurulan yurtdışı tedavi imkanına yeniden kavuşan ilk hasta olmanın yanında, Türkiye'den epoprostenol tedavisine erişen ilk PAH hastası olarak da tarihe geçti.
Dr. Tokgözoğlu'nun bilimsel desteği, Hamidullah ailesinin kırılmaz azmi ve kurum içindeki destekçilerin stratejik hamleleri, el ele vererek Türkiye'de PAH tedavisinde yeni bir dönemin kapılarını açtı.
Dr. Lewis J. Rubin, 1997 yılında Türk Hastaları İçin Amerika'da Epoprostenol Tedavisi Programını Başlattı!
1997 'de Dr. Rubin’in liderliğinde UMMC'de Türk PAH hastaları için başlatılan epoprostenol tedavi programına, 23 Nisan’da Kamil Hamidullah ve 24 Nisan’da Fatma Aşıcı (1974-2004) ilk Türk hastalar olarak dahil oldu. Tedavi programı, eğitimi ve ideal dozajın kontrollü bir şekilde hızlıca ulaşılmasını kapsıyor ve normalde 3 hafta sürmesi planlanıyordu. Ardından tedavinin Türkiye’de devam etmesi öngörülmüştü. Ancak, SSK’nın bürokratik gecikmeleri bu süreci 7 aya çıkardı. Bu aksaklık sonrasında Hastane, Türkiye’den yeni hasta kabul etmeme kararı aldı.
Ayşegül Arsoy Purazer (28 Ağustos 1970 - 21 Şubat 1998), başarılı bir iş kadını ve yöneticiydi. Sabancı Üniversitesi'nin kuruluş sürecinde Güler Sabancı ile birlikte yönetim ve koordinasyon çalışmalarında aktif rol aldı. UMMC’nin Türkiye’den hasta kabulünü durdurmasının ardından, 1998 yılında pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH) tedavisi için Kaliforniya Üniversitesi Los Angeles’taki (UCLA) merkeze başvurdu. Ancak, epoprostenol tedavisi için hickman kateteri yerleştirilirken gelişen bir komplikasyon sonucu pıhtının neden olduğu sorunlar nedeniyle henüz 27 yaşındayken hayatını kaybetti. Sacide ve İsmet Arsoy, kızlarının anısını yaşatmak amacıyla Afyonkarahisar’da Ayşegül Arsoy Ortaokulu’nu inşa ettirdi.
Bu erken dönemde, Türkiye'den PAH hastalarının yurtdışında tedavi olmaları, bürokratik engeller ve koordinasyon eksikliği nedeniyle zorlu bir süreç olarak görülmekteydi. Ancak bu ilk adımlar, Türkiye'de PAH farkındalığının ve tedavi olanaklarının gelişmesine katkıda bulunmuştur.
2001 - Dr. Ahmet Karabacak (1971-2001), Türkiye'nin İlk Subkutan Prostasiklin Tedavisi Alan Hastası
Pulmoner Hipertansiyon Hasta Dayanışma Grubu (PHA-Turkey) üyesi Dr. Ahmet Karabacak (1971-2001), sosyal güvenlik kurumu (Emekli Sandığı) tarafından karşılanmayan ve maliyeti yüksek olan Amerikan epoprostenol sodyum yerine, henüz PAH tedavisi için etkinliği bilinmeyen, aynı prostasiklin sınıfından ancak farklı molekül yapısına sahip Alman menşeili iloprost'u Türk Eczacılar Birliği aracılığıyla temin etti.
İloprost'un PAH tedavisindeki etkinliği henüz kanıtlanmamışken, Prof. Horst Olschewski inhale iloprost üzerine araştırmalar yapıyordu. Bu çalışmalardan ilham alan ve Olschewski'nin önerisini dikkate alan Dr. Ahmet Karabacak, 2001 yılında, FDA'nın prostasiklinin subkutan kullanımı için Remodulin'e 2002'de onay vermesinden bir yıl önce, kendi üzerinde deneyerek Türkiye'nin PAH için cilt altı prostasiklin tedavisini alan ilk hastası oldu.
İloprost'un PAH tedavisinde inhale formu FDA ve EMA onaylı olmakla birlikte, intravenöz ve subkutan uygulamalarının etkinliği, epoprostenol ve treprostinil gibi diğer prostasiklinlerle karşılaştırıldığında daha sınırlı klinik veriye sahiptir. Bu formların ne Avrupa İlaç Ajansı (EMA) ne de Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanmış terapötik kullanımı bulunmaktadır.
2007 - Ümit Atlı (1970-2020), Türkiye'nin İlk IV İloprost Tedavisini Kullanan Hastası
2007 yılında Pulmoner Hipertansiyon Hasta Dayanışma Grubu (PHA-Turkey) üyesi Ümit Atlı, Prof. Dr. Hossein Ardeschir Ghofrani tarafından başlatılan IV iloprost tedavisiyle Türkiye’nin ilk IV iloprost tedavisi gören PAH hastası oldu.
Türkiye'de PAH’a özgü ilk tedavi için ruhsat, 2001 yılında FDA tarafından onaylanan Bosentan’a, 2005 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından verilmiştir. 2005 öncesinde PAH tedavisine yönelik sınırlı seçenekler bulunmaktaydı:
Viagra (FDA-1998) ise Revatio (FDA-2005) adıyla 31 Aralık 2008'de Pfizer İlaçları Ltd. Şti. tarafından ruhsatlandırılarak Türkiye'deki hastaların kullanımına sunuldu.
Ancak iloprost'un PAH tedavisinde inhale formu FDA ve EMA onaylı olmasına rağmen, ilacın intravenöz ve subkutan uygulamaları için klinik veriler yetersizdir. Bu uygulamaların, aynı tedavi sınıfında yer alan ancak farklı moleküler yapıya sahip epoprostenol ve treprostinil ile karşılaştırıldığında etkinliği tam olarak belirlenememiştir. PAH Tedavisinde İloprost'un bu formları, Avrupa İlaç Ajansı (EMA) veya Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanmamıştır.
PAH tedavisinin Türkiye'deki gelişimi, hastaların özverili mücadelesiyle şekillendi. İlk tedaviye erişim, endüstrinin resmi ruhsatlarından çok önce, öncü hastaların çabaları sayesinde mümkün oldu. Bunun en çarpıcı örneği, epoprostenol tedavisinin Türkiye'ye girişidir. PAH hastaları, 1997 yılında Sağlık Bakanlığı onayıyla SSK üzerinden bu tedaviye ulaşabilmişlerdir. Ancak, bu tedavinin Sağlık Bakanlığı tarafından resmi olarak ruhsatlandırılması, tedaviye erişimin üzerinden tam 21 yıl sonra, 4 Mayıs 2018’de, Johnson & Johnson Sıhhi Malzeme Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adına gerçekleşti.
Yazan: Kamil Hamidullah
Oluşturma Tarihi: Kamil Hamidullah / EKİM 2018
Önceki güncelleme: Kamil Hamidullah / ARALIK 2024
Son güncelleme: Kamil Hamidullah / OCAK 2025
#PulmonerHipertansiyon #PAHSSc #PulmonaryHypertension #NadirHastalık #RareDisease