Endotelin Reseptör Antagonistleri (ERA)
Araştırmacılar, endotelinlerin yılan zehirindeki toksinlere benzer yapısal özelliklere sahip olduğunu keşfetti. Bu benzerlik, ağız yoluyla alınabilen endotelin reseptör antagonistleri (ERA'lar) geliştirmenin yolunu açtı. Bu tür antagonistlerin, yılan ısırıklarında zehire karşı etkili bir panzehir olarak kullanılabileceği öne sürülmüştür. 11
Nereden nereye...
İlk sentezlenen ERA ilaçlarından biri olan Bosentan, endotelinlerin aşırı salınımını hedefleyerek etkisini gösterdi. Yapılan çeşitli klinik çalışmalarda, özellikle Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (PAH) tedavisinde ERA'ların başarılı olduğu gözlendi. 11
Bosentan, 2001 yılında FDA tarafından erişkin PAH hastalarının tedavisi için onay aldı. 2017'de bu onay pediatrik hastaları da kapsayacak şekilde genişletildi ve böylece Bosentan, çocuklarda PAH tedavisi için FDA onayına sahip ilk ilaç olarak kayda geçti.
Endotelinin keşfinden sonraki 30 yıl boyunca, endotelin reseptör antagonistleri (ERA) üzerine yapılan araştırmalar, terapötik alanları hızla genişletti. İlk çalışmalar, ERA'ların hipertansiyon tedavisindeki potansiyelini inceledi. Endotelinin vasküler tonusu düzenlemedeki rolü nedeniyle, ERA'lar kan basıncını düşürme özelliği sergiledi. 11
Araştırmalar ilerledikçe, ERA'ların böbrek hastalıklarında da faydalı olabileceği ortaya çıktı. Endotelinin böbrek fonksiyonları üzerindeki etkileri göz önüne alındığında, ERA'ların böbrek hasarını azaltma potansiyeli olduğu görüldü. 11
Bir diğer önemli alan ise antibiyotik direnci oldu. ERA'ların bazı antibiyotiklerin etkinliğini artırdığı ve direnç gelişimini azalttığı keşfedildi. Bu, ERA'ların antibiyotik tedavisinde adjuvan (yardımcı) olarak kullanılması fikrini gündeme getirdi. 11
Belki de en çarpıcı keşif, ERA'ların kanser üzerindeki etkileri oldu. Endotelinin tümör büyümesi ve metastaz süreçlerindeki rolü nedeniyle, ERA'lar kansere karşı yeni bir terapötik (tedavi amaçlı) hedef olarak öne çıktı. ERA'lar, tümör anjiyogenezini (yeni damar oluşumunu) baskılayarak ve metastaz olasılığını azaltarak, kanser tedavisinde umut verici bir yaklaşım sundu. 11
Bu geniş terapötik potansiyel, ilaç geliştirme süreçlerini hızlandırarak farklı ERA bileşenlerinin sentezlenmesine yol açtı. ERA'lar, hipertansiyon, böbrek hastalıkları ve kanser gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılmakta ve yeni terapötik uygulamalar için araştırmalar sürdürülmektedir. Bu terapötik potansiyel, ilaç geliştirme çalışmalarını önemli ölçüde hızlandırmıştır. 11
Not: Tedaviler hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız.
Endotelyal disfonksiyon (endotel işlev bozukluğu) kavramı, endotelin keşfinden önceki çalışmalara dayanmaktadır. İlk kez 1980'lerde, atardamarların normal fonksiyonunun bozulmasının, çeşitli hastalıkların patogenezinde (gelişiminde ve ilerlemesinde) rol oynadığı gözlemlenmiştir.
Bu konudaki belki de ilk tespit, 1980'de Furchgott tarafından yapılan bir çalışma olabilir. Furchgott, ilaçların kan damarları üzerindeki etkisi üzerine yaptığı çalışmalarda çelişkili sonuçlar bulmuş ve asetilkolinin ancak endotel (damar iç yüzeyi) sağlam olduğunda kan damarlarını genişlettiğini göstermiştir.
1983'te, Robert F. Furchgott, damar düz kas hücrelerinin gevşemesinin endotel kaynaklı bir faktör tarafından aracılık edildiğini keşfetti. Bu faktör, daha sonra nitrik oksit (NO) olarak tanımlandı. Bu keşif, endotel hücrelerinin sadece bir bariyer olmadığını, aynı zamanda damar tonusunu düzenleyen önemli bir rol oynadığını gösterdi.
1987'de, Endotelin-1 (ET-1), Japonya'daki Masaki Grubu grubu tarafından keşfedildi. ET-1, damar düz kas hücrelerini kasarak damarları daraltıcı bir etki gösteren, oldukça güçlü bir vazokonstriktör peptit olarak tanımlandı. Bu keşif, endotelyal fonksiyonun anlaşılması ve hastalıklarla ilişkilendirilmesi açısından önemli bir dönüm noktası oldu.
1990'larda, endotelyal disfonksiyonun hipertansiyon, ateroskleroz, diyabet, obezite ve diğer kardiyovasküler hastalıklarla ilişkili olduğu gösterildi. Bu hastalıklarda, nitrik oksit üretiminin azalması ve endotelin salınımının artması gibi endotelyal anormallikler gözlemlendi.
2000'lerde, endotelyal disfonksiyonun sadece kardiyovasküler hastalıklarla sınırlı olmadığı, aynı zamanda böbrek hastalıkları, pulmoner hipertansiyon, kanser ve otoimmün hastalıklar gibi diğer birçok rahatsızlıkla da ilişkili olduğu anlaşıldı.
Bu tarihsel süreç, endotelyal disfonksiyonun tanımlanmasına, mekanizmalarının aydınlatılmasına ve endotelin reseptör antagonistleri (ERA) gibi yeni tedavi stratejilerinin geliştirilmesine öncülük etti. Günümüzde, endotelyal disfonksiyon birçok hastalığın patogenezinde kilit rol oynamaktadır ve tedaviler bu mekanizmaları hedef almaktadır.
Not: 1980'lerden önce, endotel tabakası sadece damar içindeki kanın dışarı sızmasını engelleyen bir bariyer olarak görülüyordu. Ancak daha sonra, endotel hücrelerinin damar içerisindeki birçok süreci tek başına yönettiği anlaşıldı. Bu keşif, pulmoner arteriyel hipertansiyonun (PAH) etiyolojisinde yeni bir bakış açısına yol açtı. Disfonksiyonel endotel hücreleri, vasküler yeniden şekillenme ve vazokonstrüksiyon süreçlerini etkileyerek PAH'ın başlangıcında ve ilerlemesinde önemli rol oynar. Bu anlayış, endotel hedefli tedavilerin PAH tedavisinde etkili olabileceğini gösterdi ve tedavi stratejilerinin bu yönde evrilmesini sağladı. 4
Sonuç olarak, endotel tabakasının basit bir bariyer olmadığı, damar fonksiyonlarını düzenleyen aktif bir rol oynadığının keşfi, PAH'ın anlaşılmasında ve tedavi yaklaşımlarında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Endotel hedefli tedaviler, PAH'ın ilerlemesini önlemede etkili olacaktır.
PAH'ın bir sonraki aşaması, hastalığın gelişimini neyin tetiklediğini ve başlattığını belirlemek olacaktır.
Not: Tedaviler hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız.
Türkiye'de İlk Bosentan
Türkiye'de Bosentan tedavisini ilk kez kullanan hasta, 2004 yılında Zeynep Ece Ardıç (1992-2006) olmuştur. Zeynep Ece, Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu (1938-2023)'nun torunu ve Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görev yapan doktor bir çiftin kızıdır. Ailenin, hasta ve yakınlarıyla iletişimden uzak bir yaşam tercih ettiği için konuyla ilgili daha fazla bilgi mevcut değildir.
Yazan: Kamil Hamidullah
Oluşturma Tarihi: Kamil Hamidullah / EKİM 2018
Önceki güncelleme:
Son güncelleme: Kamil Hamidullah / ARALIK 2024
#PulmonerHipertansiyon #PAHSSc #PulmonaryHypertension #NadirHastalık #RareDisease