Niasin Eksikliği
18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa ve Amerika'daki yoksul kesimler arasında büyük bir halk sağlığı sorunu haline gelen Pellegra, vücutta niasin eksikliği nedeniyle ortaya çıkan ciddi bir hastalıktır. Hastalığın belirtileri, üç "D" harfiyle özetlenir: dermatit, diyare ve demans.
Dermatit, özellikle güneşe maruz kalan cilt bölgelerinde kızarıklık, pullanma ve yaralara neden olur.
Diyare, şiddetli ishal ve bağırsak problemleriyle kendini gösterir.
Demans ise hafıza kaybı, bilinç bulanıklığı ve zihinsel gerileme gibi ciddi nörolojik sorunlara yol açar.
Pellagranın Tarihsel Kayıtları
Pellagra, ilk kez 1735 yılında İspanyol hekim Gaspar Casal (1680-1759) tarafından dermatolojik belirtileri açısından tanımlandı. Casal, hastalığın eller, ayaklar ve boyun gibi güneşe maruz kalan bölgelerde deri lezyonlarına yol açtığını gözlemledi. Bu lezyonlar, ciltte kızarıklıklar ve "gül" benzeri bir görünüm oluşturduğu için hastalığa "Mal de la Rosa" (Gül Hastalığı) adı verildi. Casal, pellagranın kötü beslenme ve çevresel faktörlerle ilişkili olduğunu öne sürdü.
Casal'ın çalışmaları, arkadaşı Juan Sevillano tarafından 1762 yılında "Historia Natural y Medicina del Principado de Asturias" (Asturias Prensliğinin Doğal ve Tıbbi Tarihi) adlı eserde yayımlandı. Genellikle cüzzamla karıştırılması nedeniyle "Asturyas Cüzamı" adıyla anılmasına neden oldu. Gaspar Casal'ın pellegra hastalığına dair bu tanımlaması, modern tıpta bir sendromun ilk patolojik betimlemelerinden biri olarak kabul edilir.
Hastalık, 18. yüzyıl boyunca özellikle Kuzey İtalya’daki Lombard bölgesinde yaygınlaşan hastalığa 1771’de Francesco Frapolli (1738-1773) "pellagra" adını verdi. Bu isim, Latince pelle (deri) ve muhtemelen Lombard dilinde "sert" veya "pürüzlü" anlamına gelen agra kelimelerinden türetilmiştir. 19. yüzyılda Jean-Baptiste Victor Théophile Roussel (1816-1903), Fransa'da mısır tüketimini kısıtlamak için kampanya başlatarak hastalığı ortadan kaldırdı, ancak Avrupa'nın çeşitli köylük bölgelerinde endemik olarak varlığını sürdürdü.
Hastalığın Nedeni Konusundaki Tartışmalar
Pellagranın sebebi hakkında 19. yüzyılda pek çok teori ortaya atıldı. Cesare Lombroso (1835-1909), hastalığın mısırda bulunan toksik bir madde veya bulaşıcı bir etken nedeniyle ortaya çıktığını öne sürdü. Paraztilerin neden olduğu hastalıklarda uzmanlaşmış Louis Westenra Sambon (1867-1931) ise hastalığın, sıtma gibi bir böcek tarafından taşınan bir hastalık olduğuna inanıyordu. Ancak Orta Amerika'da mısırın temel gıda olarak tüketildiği yerlerde pellagranın ortaya çıkmadığını gören araştırmacılar, mısırın işlenme yöntemlerine odaklanmaya başladı.
Joseph Goldberger ve Pellagranın Beslenme ile İlişkisi
Pellagra üzerine yapılan çalışmalar 19. yüzyıl boyunca Avrupa'da devam etti, ancak 20. yüzyılın başlarında hastalık, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin güneyinde büyük bir salgın haline geldi. 1906 ile 1940 yılları arasında 3 milyondan fazla Amerikalı pellagraya yakalandı ve 100.000'den fazla kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. O dönemde İtalyan araştırmacılar, pellagranın mısırda bulunan bir mikrop ya da toksinden kaynaklandığını öne sürüyordu. Ancak Joseph Goldberger (1874-1929), hastalığın bulaşıcı olmadığını ve esas nedeninin beslenme yetersizliği olduğunu bilimsel olarak kanıtlayan ilk kişi oldu.
İtalyan araştırmacılarının çalışmalarına rağmen, Goldberger, akıl hastaneleri, yetimhaneler ve pamuk fabrikası kasabalarındaki gözlemleri sayesinde, mikropların hastalığa neden olmadığına kanaat getirdi. Goldberger, pellagranın özellikle et, süt, yumurta ve baklagiller gibi besinlerden yoksun bireylerde ortaya çıktığını fark etti. İlginç bir şekilde, bu kurumlarda çalışan doktor ve hemşirelerin hastalanmaması, pellagranın bulaşıcı bir hastalık değil, beslenme eksikliğiyle ilişkili olduğunu açıkça gösteriyordu.
1926 yılında Goldberger ve ekibi, brewer’s yeast (bir tür bira mayası) içeren bir diyetin pellagrayı önlediğini kanıtladı. Ancak, hangi besin öğesinin hastalığı engellediğini kesin olarak belirleyemeden 1929 yılında hayatını kaybetti.
Niyasinın Keşfi ve Pellagranın Çözümü
1937 yılında, Conrad Elvehjem (1901-1962), B3 vitamininin (niasin) köpeklerde "kara dil" hastalığını tedavi ettiğini gösterdi.
Tedavi edilmediğinde dört ila beş yıl içinde ölüme yol açabilen pellagra, ciddi bir sağlık sorunu haline geldi. Bu hastalığa karşı dönüm noktası, Tom Douglas Spies (1902-1960), Marion Arthur Blankenhorn (1885-1957) ve Clark Niel Cooper (1904-1973) tarafından gerçekleştirilen araştırmalar oldu. Cincinnati Genel Hastanesi, Cincinnati Üniversitesi ve Iowa Waterloo’da çalışan bu bilim insanları, niasin (nikotinik asit/B3 vitamini) takviyesinin pellagrayı tedavi ettiğini kanıtladı. Bu önemli keşifleri nedeniyle 1938 yılında Time dergisi tarafından "Yılın Bilim İnsanları" seçildiler.
Günümüzde pellagra, niasin takviyesi sayesinde neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır. Ancak bu hastalığın tarihi, beslenmenin hastalıklar üzerindeki kritik etkisini anlamamıza yardımcı olmuştur.
Yazan: Kamil Hamidullah / KASIM 2023
Önceki güncelleme:
Son güncelleme: Kamil Hamidullah / MART 2025
#AkciğerNakli #PAHSSc #LungTransplant #OrganBağışı #OrganNakli #OrganDonation #MikofenolikAsit #CellCept #Mısır #Pellegra #LTx