Türk Toraks Derneği Solunum Sistemi İnfeksiyonları Çalışma Grubu'nun ŞARBON bilgilendirme yazısını paylaşıyorum , bu yüzyılda böyle bir yazı paylaşmanın gerekliliğini ayrıca sorgulayarak...
ŞARBON NEDİR?
Şarbon ülkemizde endemik bir hastalıktır. Görülme sıklığı gittikçe azalmaktadır. Türkiye’de
1960-1969 yılları arasında 10724,
1970-1979 yılları arasında 5377,
1980-1989 yılları arasında 4423 İNSAN ŞARBONU bildirilmiştir.
1990’lı yıllarda her yıl bildirilen vaka sayısı 300 insan şarbonunun altına düşmüştür.
Şarbon mikrobu basil (çubuk) şeklinde gözle görülemeyen bir bakteridir. Havada, suda, tozlarda, dışkıda, toprakta varlığını sürdürebilir. Bu canlılar spor dediğimiz kalın duvarlı, kaynatmaya-kuruluğa-oksijensizliğe ve dezenfektanlara karşı dirençli olan yapılar oluştururlar. Bu yapı içerisinde canlılıklarını korurlar. Uygun ortam bulunca sporlardan tekrar basil oluşur.
Bu bakteri toprakta 30 yıl, gübrede 1-2 ay, gün ışığında bir hafta canlı kalabilir. Otobur hayvanlara bu yolla bulaşır ve gastrointestinal (sindirim sistemi) şarbonuna yol açar. İnsanlara ise genellikle hasta hayvanlarla temas neticesinde deri yolu ile bulaşır ve CİLT ŞARBONU yapar.
Yani bakterinin alındığı bölgeye göre hastalık çeşitleri vardır:
CİLT ŞARBONU:
Ciltte kesik veya açık yaralara sahip insanlar enfekte hayvanlara temas ettiğinde gelişir. En yaygın görülen şarbon şeklidir ve en az tehlikeli olandır. Özellikle el, kol, yüz ve boyun gibi açıkta kalan bölgelerde sık görülür. Bakterinin deri içinde depolanmasıyla ciltte kabarcık oluşumu arasında geçen süre genellikle 2-3 gündür. Küçük, kaşıntılı bir sivilce şeklinde başlar daha sonra büyür ve bunun bulunduğu alan şişer (ödem). Yaranın içi su dolar daha sonra çöker ve kabuklanır. Kabuk siyah, serttir ve ağrısızdır. Kabuk ellenmediği ve çıkartılmaya zorlanmadığı sürece mikrop vücuda dağılmaz yani ölüm riski yoktur. İnsandan insana bulaşmaz. Ancak kabuk kaldırılmaya çalışılır ve içinden çıkan akıntı ile karşılaşılırsa bulaşma olabilir. Bu nedenle kabuk ellenmemelidir.
SİNDİRİM SİSTEMİ ŞARBONU:
Şarbonlu hasta hayvanların ürünleri yenildiğinde (et) ya da içildiğinde (süt) sindirim sistemi (yemek borusu, mide, barsaklar) üzerinde bulunan mukoza tabakasında şarbon lezyonları oluşur. Enfeksiyon genellikle mikroplu gıdaların tüketilmesinden 1-7 gün sonra gelişir. Bakteriler ağızdan bağırsağa kadar herhangi bir bölgede tahribata yol açsa da lezyonlar genellikle ağız-yutak boşluğunda ve bağırsaklarda görülür. Kanama ve karında sıvı toplanmasına neden olabilir. Başlangıçta ateş, bulantı, kusma iştahsızlık, hafif ishal ve gibi belirtileri olabilir. Bu nedenle erken dönemde tanı güçtür. Vücuda girdikten sonra üremeye başlayan bakteri protein yapısında toksinler salgılar ve bu toksinler oldukça ölümcüldür. Erken teşhis edilmezse ölümcül olabilir.
AKCİĞER ŞARBONU:
Yukarıda bu bakterilerin dış ortama dayanıklı spor dediğimiz yapılar ürettiğini belirtmiştik. İşte bu sporlar bakteri öldükten sonra canlı kalır. Hasta hayvanların kurutulmuş deri ve yünlerinde bulunan bu sporlar solunum yolu ile akciğerlere gelip ciddi hastalık tablosuna yol açabilirler. Bu nedenle bahsedilen klinik tablo daha çok tekstil işçilerinde görülür. Ancak, akciğerlere sporların ulaşması kolay değildir. Yine enfeksiyonun oluşabilmesi için 10000 tane kadar sporun alınması gereklidir. Gerçekten bu klinik tablo ölümcül olmakla birlikte son derece nadirdir. Ülkemizden bildirilen olgu bulunmamaktadır. Akciğere inen sporlar burada tekrar basilleri oluşturarak hastalığa neden olurlar. Kuluçka süresi (yani sporların vücuda girdikten sonra hastalık oluşumuna kadar geçen süre) 3-5 gündür. Belirtiler ateş, bitkinlik, yorgunluk, soluk alıp vermede güçlük gibi soğuk algınlığı belirtilerine benzer belirtilerdir. Zatürre benzeri bulgularla devam eden hastalıkta gereken önlemler alınmazsa ilerleyen evrelerinde hasta komaya girerek ölebilir. Bu aşamaya gelmeden erken tedavisinin yapılması önemlidir.
ÖZET:
1-Bir hayvan hastalığı olan şarbon, hasta hayvanlardan insana bulaşabilir. Normalde insandan insana bulaş olmaz.
2-Enfekte et ve süt ile bulaş olduğu için çiğ et tüketilmesi ve pastörize edilmeden, kaynatılmadan süt kullanılması sakıncalıdır.
3- En çok görülen form CİLT ŞARBONU’dur ve ölümcül değildir.
4- Çeşitli antibiyotiklerle tedavisi mümkündür. Korunma önlemlerinin alınması gerekir.
5-AKCİĞER ŞARBONU spor solunması ile ortaya çıkan, erken müdahale edilemezse ölümle sonuçlanabilen, ancak son derece nadir olan bir tablodur.
Türk Toraks Derneği Solunum Sistemi İnfeksiyonları Çalışma Grubu