M.S. 200
Galen, (Claudius Galenus; M.S. 129-216), eski çağların önemli bir hekimi ve bilim insanıydı. Kendinden önceki bilim insanlarının aksine, kan damarlarının hava değil kan taşıdığını biliyordu. Galen, iki tür kan olduğunu fark etmişti:
1. Venöz kan (koyu kırmızı renkte)
2. Arteriyel kan (daha parlak ve ince kıvamda)
Bu iki kan türünün farklı görevleri olduğunu düşünüyordu. Ancak, eski bilgilere fazla bağlı kaldığı için bazı yanlış sonuçlara da ulaştı:
- Venöz kanın (kirli kan) karaciğer tarafından üretilip pompalandığını düşündü.
- Arteriyel kanın (temiz kan) kalpten kaynaklandığına inandı.
- Kanın, kalbin sol ve sağ tarafları arasında görünmez gözeneklerden geçtiğini sanıyordu.
- Kalbin kulakçıklarını (atriumları) kalbin bir parçası olarak görmüyordu.
Galen, "pneuma" adını verdiği bir tür ruh ya da yaşam enerjisinin varlığına inanıyordu. Ona göre:
- Büyüme ve enerji, karaciğerde oluşan venöz kandan geliyordu. Bu kan, sindirim sisteminde emilen besinlerden (kilüs adı verilen sıvıdan) oluşuyordu.
- Arteriyel kan ise canlılık veriyordu ve kalpten kaynaklanıyordu. Bu kan, pneuma (hava ve ruh) içeriyordu.
Galen'in diğer bazı fikirleri şöyleydi:
- Kan, karaciğer ve kalpten vücudun her yerine akıyor, ama geri dönmüyordu.
- Kalp kanı pompalamıyor, aksine genişleme (diyastol) sırasında kanı emiyordu.
- Kan, atardamarların kendi nabız atışlarıyla hareket ediyordu.
- Arteriyel kan, venöz kanın kalp odacıkları arasındaki duvardaki (interventriküler septum) gözeneklerden geçmesiyle oluşuyordu.
- Hava, akciğerlerden pulmoner arter yoluyla kalbin sol tarafına geçiyordu.
- Arteriyel kan oluşurken "isli" (duman rengi) buharlar ortaya çıkıyor ve bunlar akciğerlere giderek dışarı atılıyordu.
Bu fikirler günümüz tıp bilgilerine göre yanlış olsa da, Galen'in çalışmaları 1500 yıl boyunca sorgulanmadan kabul edilmiş ve "Galen dediyse doğrudur" anlayışıyla tıp bilimine yön vermiştir.
Bu bilgiler ışığında şunu söyleyebiliriz:
Galen'in tanımladığı dolaşım sistemine göre, kalpte havanın kana karışması için deliklerin olması gerekiyordu. Galen'e göre, herkes doğal olarak Eisenmenger sendromuna sahipti ve bu durum normaldi.
Galen'e göre, Eisenmenger sendromu olmayanların hayati riski vardı, dolayısıyla kalplerinde delik olmayanların kanlarına hava karışabilmesi için kalplerine delik açılması gerektiğini ileri sürebiliriz. Eğer Galen'in yanına gidip "Kalbimde delik var, Eisenmenger sendromum var, doktorlar tedavi olmazsam öleceğimi söylediler, çok ciddi bir hastalığım var" demiş olsaydınız, muhtemelen sizi havanıyla kovalardı.
Yazan: Kamil Hamidullah / KASIM 2019
Önceki güncelleme:
Son güncelleme: Kamil Hamidullah / TEMMUZ 2024