M.Ö. 400 - Hipokrat, (Hippocrates; MÖ. 460-355)
Hipokrat, modern tıbbın kurucusu olarak kabul edilir. M.Ö. 460-370 yılları arasında Yunanistan'ın Kos adasında doğmuştur. Hipokrat, hekim olan babası Heraklides'in izinden giderek tıp alanında çalışmaya başladı ve tıbba yeni bir bakış açısı kazandırdı. 2
Not: Humoral teori; İnsan vücudu kan, balgam, sarı safra ve siyah safra içerir. Bu maddeler vücudun yapısını oluşturur ve sağlık ile hastalık arasındaki dengeyi belirler. Sağlık, bu bileşen maddelerin doğru oranda, hem güç hem de miktar olarak, birbirlerine karıştığı ve dengelendiği durumdur. Ağrılar, bu maddelerden birinin eksikliği veya fazlalığı, ya da vücutta diğerlerinden ayrılarak karışmaması durumunda ortaya çıkar. Vücut, dengeli bir kombinasyona sahip olduğunda iyi sağlık durumunu korur. Bu mizah miktarının doğru olması sağlık için önemlidir. Hastalıkların patofizyolojisi ise genellikle mizah miktarındaki fazlalıklar veya eksikliklerden kaynaklanır. 5 O dönemde mikroplar ve virüsler henüz bilinmiyordu, dolayısıyla güncel anatomik bilgilerden oldukça uzak olan bu yaklaşım, 6 belki biyokimya için kabaca ilk adım olarak kabul edilebilir. 5
Hipokrat'ın kurduğu tıp okulu, antik Yunan tıbbında devrim yaratarak tıbbı ayrı bir meslek ve bilim dalı olarak tanımladı; sadece bir tedavi yöntemi olmaktan çıkarıp sistematik ve etik temellere dayandırdı, bu nedenle Hipokrat "tıbbın babası" olarak anılmaktadır. 2,3
Hipokrat'ın tıp alanına getirdiği yenilikçi yaklaşımlar ve önemli katkılar özetle şunlardır:
Hipokrat, özellikle göğüs hastalıkları konusunda önemli çalışmalar yapmıştır:
Hipokrat, "Aforizmalar" adlı eserinde iltihabın sıvı özelliklerine göre prognoz hakkında şöyle yazmıştır: "Ampiyem açıldığında irin soluk ve beyazsa hasta hayatta kalır, ancak kanla karışık, bulanık ve kötü kokulu ise ölür." 8,9,11
Ayrıca, çomak parmak gibi bazı semptomları da tanımlamış, 2 sklerodermanın da ilk bulgularını ortaya koymuştu. 7
Hipokrat, kötü huylu tümörleri karsinom olarak adlandırmak için Yunanca 'καρκίνος' (karkínos), yani 'yengeç, kerevit' kelimesini kullanmıştır. Yunanca terimi Latinceye 'cancer' olarak çeviren ve aynı zamanda 'yengeç' anlamına gelen kişi Celsus'tur.
"Primum non nocere" (Önce zarar verme) ilkesi, tıp etiğinin temellerinden biridir. Bu fikir ilk olarak Hipokrat'ın "Epidemiler" eserinde "Hastaya faydalı ol, ya da en azından zarar verme" şeklinde ortaya çıkmıştır. Zamanla Latince ifadesine evrilmiş ve Hipokrat Yemini'nin de özünü oluşturmuştur. Bu ilke, hekimlerin öncelikle hastalarına zarar vermekten kaçınmalarını vurgular ve günümüz tıp etiğinde hala merkezi bir rol oynamaktadır.
Çomak parmak olarak bilinen tırnakların bombeleşmesi, ilk olarak Hipokrat tarafından tanımlanmış ve "Hipokratik parmaklar" olarak da adlandırılmıştır. Bu durum, tırnak plağı ile tırnak kıvrımı arasındaki açının 180 derecenin üzerine çıkmasıyla ortaya çıkar, tırnağın normalden daha yuvarlak ve kubbeli bir görünüm kazanmasına neden olur. Çomak parmak genellikle el ve ayaklarda çift taraflı olarak görülse de, tek taraflı olarak da ortaya çıkabilir. Tırnak plağının yatay ve dikey eğimlerinin artmasıyla saat camına benzer konveks bir görünüm kazanması, çomak parmak belirtisinin gözle görülür bir özelliğidir. Ayrıca, tırnak kenarındaki yumuşak dokuda da kalınlaşma ve şişme mevcuttur. Çomak parmak, çoğunlukla kalp ve akciğerler olmak üzere bir dizi hastalıkla ilişkil kabul edilir. Bu nedenle, pek çok hastalığın tarihsel seyrinde bu belirtiyi ilk tanımlayan Hipokrat'a bir selam niteliğinde atıfta bulunulur. 12
Günümüzde bile Hipokrat'ın tıbbi görüşleri ve felsefesi değerini korumaktadır. Bu nedenle, birçok ülkede yeni mezun olan hekimler "Hipokrat Andı" adı verilen bir yemin ederler. Bu ant, hekimlerin etik değerlerini ve mesleki sorumluluklarını hatırlatır.
Hipokrat'ın öncülüğündeki Kos Okulu, tıbbın mantıksal temellere oturtulmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu okulun üyelerine atfedilen "Kalp Üzerine" adlı kitap, Dolaşım Sistemi, özellikle de Kalp ve Damar Sistemi (kardiyovasküler sistem, KDS) hakkında önemli bilgiler içermektedir. 4
Bu kitapta, kalbin anatomik özellikleri ilk kez detaylı olarak açıklanmış ve KDS'nin vücuttaki yaşamsal önemi vurgulanmıştır. Yazarlar, kalbi şu şekilde tanımlamışlardır: 4
Kitaba göre, akciğerler kalbi aşırı ısınmaktan korumak için kalbin etrafını sarmış ve göğüs kafesinde konumlanmıştır. 4
Beslenme açısından ise ilginç bir teori öne sürülmüştür: Vücudun geri kalanı damarlar aracılığıyla kanla beslenirken, kalbin kendisini kan diyalizi sırasında oluşan saf maddeden beslediği düşünülmüştür. 4
Bu bilgiler, o dönemdeki tıbbi anlayışı yansıtmakta ve kardiyovasküler sistem hakkındaki ilk sistematik çalışmaların temelini oluşturmaktadır. 4
Hipokrat Yemini: Orjinal Hipokrat Yemini'nin Türkçeye çevrilmiş hali aşağıdaki gibidir:
"Hekim Apollon, Asklepios, Hygieia, Panacea üzerine ve bütün Tanrı ve Tanrıçaların huzurunda yemin ederim ki, yeteneğim ve gücüm elverdiğince bu and ve sözleri tutacağım:
Bu sanatta hocamı, babam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım, ihtiyacı olursa kesemi onunla bölüşeceğim, çocuklarına kardeşim gibi bakacağım ve öğrenmek isterlerse bu sanatı ücretsiz öğreteceğim; ilaç reçetelerini, şifai bilgileri ve diğer bilgileri sadece ve sadece kendi evlâtlarıma, hocamın çocuklarına ve hekimlik kurallarına uygun sözleşmeyle bağlı ve and içmişlere öğreteceğim.
Yeteneğim ve hâkimiyetim ölçüsünde hastalarımın iyiliği için tedaviler önereceğim ve asla kimseye zarar vermeyeceğim.
İsteyen hiç kimseye öldürücü bir eczayı ne vereceğim ne de bunu tavsiye edeceğim; benzer şekilde, bir gebe kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermeyeceğim.
Hayatımın ve sanatımın saflığını koruyacağım.
İç organlarındaki taşı keserek almayı, hastalığı çok açık olan hastalarda bile, işin ehli olan (cerrah)lara bırakacağım.
Hangi eve girersem gireyim, bütün kasıtlı kötülük ve suistimallerden ve özellikle de ister hür ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan kaçınarak, sadece hastaya yardım için gireceğim.
Gerek sanatımın icrası sırasında gerekse insanlarla gündelik ilişkideyken edindiğim bilgileri ortalığa saçmayacağım, bir sır olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım.
Bu yemine sadık kalırsam hayatımı ve mesleki uygulamalarımı insanların tümünden ve her zaman saygı görerek mutlulukla sürdüreyim, ama ona ihanet eder ya da çiğnersem tam tersini yaşayayım." 13
Günümüzdeki Hekimlik Andı:
Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi
"Hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak;
Yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma,
Hastamın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime,
Hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime,
İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime,
Görevimle hastam arasına; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet,
politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin
girmesine izin vermeyeceğime,
Hastamın bana açtığı sırları, yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağıma,
Mesleğimi vicdanımla, onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma,
Hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücümle koruyup geliştireceğime,
Mesleğimi bana öğretenlere, meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve
minnettarlığı göstereceğime,
Tıbbi bilgimi hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağıma,
Hizmeti en yüksek düzeyde sunabilmek için kendi sağlığımı, esenliğimi ve mesleki yetkinliğimi
korumaya dikkat edeceğime,
Tehdit ediliyor olsam bile, tıbbi bilgimi, insan haklarını ve bireysel özgürlükleri çiğnemek için
kullanmayacağıma,
Kararlılıkla, özgürce ve onurum üzerine,
Ant içerim." 14
M.Ö. 400'lü yıllarda, Hipokrat'ın "Boğaz iltihabı geçiren kişilerin, hastalığın akciğerlere yönelmesi durumunda yedi gün içinde hayatlarını kaybettiği, ancak bu günleri sağ salim atlatan kişilerde ise ampiyem (plevra boşluğunda irin birikmesi) oluştuğu" yönündeki aforizması oldukça önemli bir tespitti. Bu dönemde boğaz enfeksiyonları, ciddi seyirli ve sıklıkla hayatı tehdit eden durumlar olarak kabul ediliyordu. 11
Eğer Scotty bizi Hipokrat'ın dönemine ışınlasaydı ve nadir, belirtileri zor fark edilen PAH hakkındaki şikayetlerimizi kendisine danışsaydık, şöyle diyebilirdi:
O dönemde Hipokrat, basit bir boğaz iltihabının akciğerlere ilerleyip yedi gün içinde ölümle sonuçlanabileceğini tespit etmişti.
“Ey Atinalı, parmak uçlarındaki bombelenmeler, nefes darlığı ve yorgunluğun, vücudundaki humoral dengenin (kan, balgam, sarı safra ve kara safra) bozulmasından kaynaklanıyor olabilir. Akciğer sağlığına da dikkat et. Unutma, yiyecekler şifadır ve şifa da yiyeceklerindedir. Bol bol zeytin ve üzüm ye; bunlar kanını temizler ve nefesini rahatlatır.”
Yazan: Kamil Hamidullah / KASIM 2019
Önceki güncelleme:
Son güncelleme: Kamil Hamidullah / AĞUSTOS 2024
#PulmonerHipertansiyon #DolaşımSistemi #PAHSSc