PAHSSc, Nadir Hastalıklar Gününü Destekliyor

PULMONER HİPERTANSİYONDA OKSİJEN TEDAVİSİ NASIL KULLANILIR?

Kan, akciğerlerde dolaşırken oksijeni alır ve kalbin sol tarafına döner. Kalbin sol tarafı daha sonra oksijenli kanı vücuttaki tüm organlara pompalar. Sağ ventrikül artan basınca karşı pompalamak için sürekli çalışmaktan zayıflar. Zayıflamış bir sağ ventrikül, sonunda, oksijen almak için akciğerlere daha az kan pompalanmasına ve sonuç olarak vücuttaki organlara daha az oksijen verilmesine yol açar. Düşük oksijenlenme de damarların daralmasına neden olur. Daralan damarlar da akciğerdeki tansiyonun yükselmesine neden olur. Ayrıca beyin dahil bütün organlarımız için oksijen hayati öneme sahiptir. Oksijenlenmedeki düşme bütün organlarımızı zamanla tahrip eder.  

 

Ek oksijen tedavisi, damarlarda gevşeme yaparak pulmoner hipertansiyonun neden olduğu kalp ve diğer organlardaki stresi hafifletmeye yardımcı olur. Oksijen bir ilaç olarak kabul edilir. Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nde belirtilen kıstaların doktorunuz tarafından tespitinin ardından heyet raporu çıkar ve reçete edilir. SGK, standart sabit oksijen konsantratörünü hastalara ücretsiz olarak temin eder. Önce stoklarından karşılamaya çalışır eğer elinde cihaz yoksa belirlenen standart cihaz karşılığı olan bedeli yalnızca karşılar. Cihazın kullanımı bittikten sonra kurumdan temin edilen cihazlar kuruma iade edilir. 

 

Mobil oksijen konsantratörleri için SGK tarafından hastanın öğrenci veya çalışıyor olması şartı aranır. Cihazın piyasa fiyatının yaklaşık 1/4'ü kadar olan ksımını kurum karşılıyor. Cihazın kullanımı bittikten sonra kurum desteğiyle temin edilen cihaz kuruma iade edilir.  

 

Tüp şeklinde de oksijen kullanımı mevcuttur. Genellikle elektrik kesintileri için ve ya dışarıda hastanın işini görebilmesi için kullanılır.   

 

Kalbin işlevini iyileştirmek için en basit ve en etkili tedavilerden biri olduğu için oksijeni de ilaç tedavisi gibi ciddi bir şekilde, doktorunuzun belirttiği şekilde ihtiyacınız kadar kullanılması gerekir. Kimi zaman bazı hastalar sürekli oksijene ihtiyaç duyarken, diğerleri sadece egzersizle veya gece uyurken ihtiyaç duyarlar.  

 

Oksijen cihazlarının temizliğine, solunum yolları enfeksiyonlarını önlemek için dikkat etmemiz gerekir. Düzenli aralıklarla cihazların bakımı ve gerekli sarf mazlemelerinin değiştirilmesi gerekir. 

 

Oksijen tedavisine başlanmasına rağmen yapılan kontrollerimizde halen oksijenlenmemizde düşme devam ediyorsa, akciğer nakli merkezlerine yönlendiriliriz. 

Not: 2006 yılında Türkiye'de kullanılan sabit oksijen konsantratörleri dinlendirilmeden, 24 saat kesintisiz çalışabiliyordu. Bu cihazlar, küçük alüminyum M9 ve D hacmindeki tüpleri doldururken hastaya kesintisiz oksijen sağlamaya devam ediyordu. Ayrıca, oksijen seviyesini sürekli kontrol eden ve herhangi bir düşüşte alarm veren bir sensör sistemi bulunuyordu. Bu düşüşler genellikle bir arızadan değil, cihazın toz birikimi nedeniyle tıkanan filtrelerinin bakım ihtiyacından kaynaklanıyordu.

Tüplerin, yalnızca nefes alındığında oksijen sağlayan özel başlıklarla (pulse dose veya nefes tens sistemi) kullanımı, oksijen tüketiminde büyük tasarruf sağlıyordu. Bu teknoloji, sürekli hava akımı yerine yalnızca hastanın nefes aldığı anlarda oksijen verdiği için, tüplerin doluluk sürelerini belirgin şekilde uzatıyordu. Örneğin, pulse dose sistemi sayesinde bir tüp, sürekli akımla yalnızca 1-2 saat yetebilecekken, kullanım süresi 4-5 saate kadar çıkabiliyordu. (Oksijen kullanı mdozuna bağlı olarak bu bilgi değişir.) Bu da hastaların dışarıda daha uzun süre oksijen desteğiyle vakit geçirebilmelerine olanak tanıyordu. Tüplerin küçük boyutu aldatıcı olabilir. Ancak, ister M9 ister D tüpleri olsun, sırtta taşındığında kısa bir süre sonra hastaya tonlarca yük taşıyormuş hissi veriyor ve bu durum hareket özgürlüğünü ciddi şekilde kısıtlıyordu.


2006 yılında sabit oksijen cihazlarında sahip olunan bu teknolojinin, günümüzle kıyaslandığında daha ileri seviyede olması oldukça şaşırtıcı, değil mi?

 

Eskişehir Web Tasarım