"Vücudumda tek bir organımın benimle birlikte gömülmesini istemiyorum. Onları bir çocuğa verin. Hastanede geçirdikleri zamandan daha fazlasını, dışarıda oynayarak geçirsinler. Gözlerim bir gün anneanne olup, torunlarını görsün. Akciğerlerim bir gencin mezuniyet gecesinde bütün gece dans etsin. Kalbim bir annenin göğsünde çocuğunu büyütsün. Eğer artık ihtiyaç duymadığınız şeyleriniz varsa, ihtiyacı olanlara verin." Alıntı. 1
Sevgiyle kalın.
Organ Bağışında Varsayılmış Onam
(eski adıyla Organ Bağışında Belçika Modeli)
ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı (U.S. Department of Health & Human Services), bir kişinin organlarını bağışlayarak 8 kişiye hayat verdiğini ve dokularıyla da 75 kişiye umut olduğunu ifade eder. 2 Bu bağışlanan organlar şunlardır:
1- Canlıdan Canlıya Organ Nakli: Bu kategori, canlı bir bağışçıdan alınan organın canlı bir alıcıya nakledilmesini kapsar. Yalnızca böbrek ve karaciğer nakilleri için uygulanır.
2- Vefaten (Kadaverik) Bağışçıdan Organ Nakli: Bu kategori, hastane ortamında beyin ölümü gerçekleşmiş 3 bir bağışçıdan alınan organların nakledilmesini içerir. Bu kapsamda gerçekleşen organ nakilleri arasında kalp, akciğerler, karaciğer, pankreas ve bağırsak yer alır.
Organ Bağışçısı Onur Yürüyüşüyle Anıldı / 10 Nis 2020
Beyin ölümü; tüm beyin, beyincik ve hayati merkezlerin yer aldığı beyin sapı denilen özel beyin bölgesinin fonksiyonlarının geri dönülmez şekilde kaybolduğu ve mutlak ölümle sonuçlanan bir süreçtir. Beyin ölümü tablosundaki hastanın sadece kalbi atmaktadır, bir başka deyişle sadece nabzı ve kalp atımları alınabilmektedir. Dışardan izlenebilen tek yaşam işareti kalp atımlarıdır. Diğer yaşamsal fonksiyonları tıbbi destek ve solunum cihazıyla sağlanmaktadır. Öyle ki bu hastaların kendiliğinden solunumları da olmadığı için yaşam destekleri kesilir kesilmez kaybedilirler. 4 İlk olarak 1968 yılında Harvard'da tanımlanmış ve beyin ölümü kriterleri Harvard Kriterleri olarak yerleşmiştir. Bu nedenle Beyin ölümü tanısı dünyanın her yerinde aynı standartlarda konur. 5
Başka bir ifadeyle, kadaverik bağışçı olabilmek için kişinin ölümü hastane ortamında gerçekleşmiş olmalıdır. Ayrıca, kişinin organları yaşam destek üniteleriyle canlı tutulurken beyin ölümünün tespit edilmiş olması gerekmektedir. Yani evde, sokakta vb durumlarda gerçekleşmiş ölümler sonrasında kişinin organları da canlılığını yitirdiği için bağışlanamaz.
Türkiye'de beyin ölümü sayılarının yıllara göre dağılımı tablosu:
Yıllar | Beyin ölümü | Bağış | Ret | Bağış oranı |
2023, 10 Aralık | 1.714 | 287 | 1.427 | 17% |
2022 | 1.711 | 289 | 1.422 | 17% |
2021 | 1.421 | 305 | 1.116 | 21% |
2020 | 1.391 | 263 | 1.128 | 19% |
2019 | 2.309 | 619 | 1.690 | 27% |
2018 | 2.178 | 598 | 1.580 | 27% |
2017 | 2.046 | 554 | 1.492 | 27% |
2016 | 1.998 | 563 | 1.435 | 28% |
2015 | 1.941 | 465 | 1.476 | 24% |
2014 | 1.776 | 397 | 1.379 | 22% |
2013 | 1.645 | 367 | 1.278 | 22% |
2012 | 1.445 | 337 | 1.108 | 23% |
2011 | 1.227 | 318 | 909 | 26% |
Ortalama | 1.754 | 412 | 1.342 | 23% |
* Bu istatistikleri Sağlık Bakanlığı paylaşmıştır.
Bitkisel Hayat ve Koma ile Beyin Ölümünün Farkı 6
Ama öncelikle, koma ve bitkisel hayat arasındaki farka bir bakalım. Koma; hastalık, yaralanma veya zehirlenmeden kaynaklanan derin ve uzun süreli bir bilinç kaybı halidir. "Koma" kelimesi genellikle bir kişinin uykuda göründüğü ancak uyandırılamadığı durumu ifade eder.
Bitkisel hayat; kişinin uyanık göründüğü ancak dış dünyaya anlamlı bir şekilde tepki vermediği başka bir değişmiş bilinç biçimini ifade eder. Bu durumda, kişinin gözleri açık olabilir ve bazı esneme, homurdanma veya diğer seslendirmeler olabilir. Her iki durumda da hasta hayattadır, ancak beyin tam olarak çalışmaz. 7 Derin koma halidir.
Bitkisel Hayatta;
Beyin Ölümünde;
Tıbbi ölümün gerçekleştiğine, biri nörolog veya nöroşirurjiyen, biri de anesteziyoloji ve reanimasyon veya yoğun bakım uzmanından oluşan iki hekim tarafından kanıta dayalı tıp kurallarına uygun olarak oy birliği ile karar verilir. 9
Avrupa'daki beyin ölümü sıklığı hastane ortamında ölen hastalarda %2-3, yoğun bakımda hayatını kaybeden hastalarda ise %14 olarak bildirilmiştir. 3
"İnsanı tanımlayan ve onu insan yapan her şey, aklı, zekâsı, duyguları ve kişiliği, hepsi beyninde saklıdır. Diğer tüm organlar bir araya gelerek onu var etmek için çalışırlar. Beyin ölümü gerçekleştiğinde, bu koordinasyon ortadan kalkar, ortaklık bozulur ve tüm organlar belirli bir süre içinde biyolojik canlılıklarını yitirir. Kadaverik organ nakli işlemi, organlar canlılıklarını yitirmeden gerçekleştirilir. Organ bağışında bulunulmadığında ise beden solunum cihazından ayrılır. Dünyanın her yerinde hukuki uygulama genellikle bu şekildedir." Op. Dr İsmail Çağatay Topçu /(Doku ve Organ Nakli Haftası /2008) 6
Türkiye'de resmi organ bekleme listesinde, yaklaşık 2.000'i çocuk olmak üzere toplamda 30.000'den fazla kişi yer almaktadır. 11
Basit bir hesaplama ile 30.000 kişi / 365 gün ≈ günde 82 kişi, ülkemizde hastalık veya kaza sonucunda organ nakli gerektiren bir durumla karşı karşıya kalıyor.
82 kişi / 24 saat ≈ yaklaşık saatte 3.5 kişi yapıyor.
60 dakika / 3.5 kişi = Hesabı da bize aşağıdaki tespiti veriyor.
Ülkemizde her 17 dakikada 1 kişi, organ nakli gerektiren bir durumla karşı karşıya kalıyor!
Sağlık Bakanlığı tarafından bu konuda kamuoyu ile paylaşılan verilerin şeffaf olmaması ve elma ile armut karıştırılarak sunulması, üzerlerinde güvenilir bir analiz yapmayı ve bilimsel çalışma yürütmeyi zorlaştırmaktadır. Araştırmacılar, en yakın tarihli resmi verilere ulaşabilmek için çaba sarf etmektedirler. Ayrıca, bazı durumlarda araştırmacılar, en şeffaf ve ölçümlenebilir verilere sahip olması bakımından Amerikan istatistiklerini Türkiye nüfusuna göre orantılayarak sonuç elde etmeye çalışmaktadırlar. Bu nedenle, verilerin eski olduğu ya da güncel veri bulunmadığı yanılgısına kapılmamalısınız.
Sağlık Bakanlığımızın kamuoyuna paylaştığı verilerine; https://organkds.saglik.gov.tr/DSS/PUBLIC/PublicDefault2.aspx bu internet adresinden erişebilirsiniz.
Her yıl, yetkililer tarafından bekleme listesinde hayatını kaybeden hastaların sayısının yaklaşık 3.000 olduğu ifade edilmektedir. Bu konuda en son istatistik, Sağlık Bakanlığı tarafından 2006 yılında kamuoyu ile paylaşılmıştı.
3.000 kişi/365 gün ≈ günde 8 kişi
24 saatte 8 kişi ölüyorsa, her 3 saatte 1 kişi, günde 8 kişi organ beklerken hayatlarını kaybediyor! 11
Üstelik neredeyse ülkemizde 14 yaşından küçük çocuklara kadaverik/vefaten organ bağışı yapılmamaktadır. Esila Tüfekçi, 2018 yılından itibaren 11 yaşından bu yana kalp nakli olma umuduyla 5 yılı aşkın bir süredir beklemektedir. 12 Türkiye'de akciğer nakli bekleyen özellikle 14 yaşın altındaki çocuklara akciğer nakli yapılmadığını biliyor muydunuz? Eğer yarın çocuğunuz için bu tedavi gereksinimi ortaya çıkarsa, bu durumun yaşamsal bir tehlike oluşturabileceğinin farkında mısınız? Bu konuda bilinçlenmek ve çocuklarımızın sağlığına yönelik bu önemli konuda çözümler bulmak için acil adımlar atılması gerekmektedir.
(Türkiye Barolar Birliği'nin araştırmasına göre, 2007 yılında 7.000 kişi organ beklerken hayatını kaybetmiştir. 13 Bu hesaplama 7.000 kişi için uyarlandığında, günlük ortalama ölüm sayısı 7000/365≈ olarak bulunur, ki bu da 19 kişiye denk gelir. Eğer 24 saat içinde 19 kişi ölüyorsa, (1*24/19) bu da yaklaşık olarak her 1 saat 15 dakikada ya da her 75 dakikada bir kişinin organ beklerken yaşamını yitirdiği anlamına gelir.) Son olarak, Organ Nakli Koordinatörleri Derneği (ONKOD), 2023 yılı için organ beklerken günde 7 kişinin yaşamını yitirdiği bilgisini paylaşmıştır. 14
2019 yılında böbrek nakli bekleyen hasta sayısı 22.462 kişiyken, 15 2016 yılında açıklanan verilere göre Türkiye'deki kamu ve özel diyaliz merkezlerinde tedavi gören hasta sayısı 60.573'tür 16 Bu veri, (60573/22462 ≈ 2.7) organ nakli listesinde olması gereken hasta sayısının, mevcut listeden yaklaşık üç kat fazla olması gerektiğini göstermektedir.
Ülkemizde binlerce insan organ nakli için beklemektedir. Fakat yanlış inançlar ve yetersiz bilgilendirme organ bağışı oranını olumsuz etkilemektedir. Bu veriden de anlaşılacağı gibi toplumsal ön yargılara ek olarak, organ nakli ve bağışı konusunda hekimlerin ve hasta yakınlarının hastalarını mümkün olduğunca organ nakline yönlendirmemelerinin nedenlerinden birisi de kadeverik organ bağışının az olması endişesidir. Bu durum, organ bulunamayacağı endişesini beraberinde getirmektedir. Bu sebeple hastaların hayatta kalma şansını artırmak adına son ana kadar medikal tedavilerle yaşamlarını sürdürmeye çalışılmaktadır. Ayrıca, Türkiye'de gerçekleştirilemeyen organ nakilleri için yurtdışında organ nakli olma imkanı, hastaların kolaylıkla erişebileceği bir alternatif olarak değerlendirilmelidir.
Böbrek nakli bekleyen hastalar, uygun bir donör bulunana kadar yaşamlarını sürdürebilecekleri güvenli bir liman olarak diyaliz tedavisi gibi alternatif bir seçeneğe sahiptir. Aynı şekilde, kalp nakli bekleyen hastalar için de Left Ventricular Assist Device (LVAD); Sol Ventrikül Destek Cihazı adı verilen yapay kalp destek cihazları alternatif bir seçenek sunar. Ancak, akciğer nakli gibi bazı organ nakilleri için uygun donör bulunana kadar veya belirli bir süre daha hastaların yaşamlarını sürdürebilecekleri güvenli bir liman bulunmamaktadır. Örneğin, nefes alamayan veya oksijen alamayan bir kişi ne kadar süre hayatta kalabilir?
Ancak organ bağışındaki yetersizlik, organ kıtlığına sebep olmakta ve ayları olmayan hastaların bekleme süreleri yılları bulmaktadır.
Böbrek nakli olmak için 16 yıl bekleyen hasta var! 17
Akciğer nakli olmak için 5 yıldır bekleyen hasta var! 14
Kalp nakli olmak için 5 yıldır bekleyen hasta var! 12
Karaciğer nakli olmak için 3 yıldır bekleyen hasta var! 18
Bağırsak nakli bekleyen hastaların başvurabileceği tek merkez olan SBÜ İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi kapanmış durumda.
14 yaşın altındaki çocuklarımıza neredeyse kadaverik/vefaten organ bağışında bulunulmuyor!
Organ bağışında VARSAYILMIŞ ONAM SİSTEMİ, mevcut organ bağışı sistemimizin tam tersidir. Bu modelde, organ bağışçısı olmak istemeyenlerin iradelerini devlete bildirmeleri gereklidir.
Organ bağışında asıl sorun, canlıdan canlıya olanda değil, ölüden organ bağışında yaşanmaktadır! Unutmayın canlı vericiden sadece böbrek ve karaciğer nakilleri yapılabiliyor!
Dr. Ferhat Sarıbek, "Türkiye’de ilk 1969 yılında Ankara ve İstanbul’da iki kalp nakli yapıldı, ancak başarılı sonuç alınamadı. İlk başarılı organ nakli ise 3 kasım 1975 yılında Dr. Haberal ve ekibince Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde bir anneden oğluna yapılan canlıdan canlıya böbrek nakli olmuştur. Türkiye'de organ nakli dünyadakinin tersine işliyor! Dünya genelinde organ nakillerinin yüzde 80’i kadaverik bağıştan gerçekleşirken,ülkemizde ise ağırlıklı olarak akraba, eş, dost gibi canlı bağışçılardan organ alınmaya çalışıldığını ifade ediyor. Sarıbek, kadaverik bağışın oldukça sınırlı olduğuna vurgu yaparak, bu durumun organ bulma sürecini zorlaştırdığını belirtiyor. Ayrıca, dünya boks şampiyonu Sinan Şamil Sam'ın (1974-2015) organ bulunamadığı için karaciğer ve böbrek yetmezliğinden kaybedildiği örneğiyle durumu açıklıyor. 19
2016 |
2016 |
2016 |
|
Bağış | Red | Toplam | |
Adana BKM | 52 | 212 | 264 |
Ankara BKM | 39 | 137 | 176 |
Antalya BKM | 65 | 107 | 172 |
Bursa BKM | 117 | 125 | 242 |
Diyarbakır BKM |
16 | 110 | 126 |
Erzurum BKM | 7 | 51 | 58 |
İstanbul BKM | 122 | 334 | 456 |
İzmir BKM | 104 | 216 | 320 |
Samsun BKM | 41 | 142 | 183 |
Tanımsız BKM | 0 | 0 | 0 |
Genel TOPLAM | 563 |
1.434 |
1.997 |
* BKM, Organ Nakli Bölge Koordinasyon Merkezi'ni ifade eder. Bu istatistikleri bir ara Sağlık Bakanlığı paylaşmıştır.
2016 yılı istatistiklerine göre hayatını kaybeden 422.135 20 kişinin tamamı, organ bağışçısı olamamıştır. İstatistikler, ölen her bin kişiden yaklaşık beşinin organlarının canlılığını koruyabilecekleri bir yoğun bakım ortamında müşahede altında olduklarını göstermektedir. (1.997/422.135≈0,005)
Beyin ölümü tespit edilen 1.997 kişiden %28'i organ bağışında bulunmuş, (563/1.997=%28) ancak %72'si organ bağışında bulunmayı reddetmiştir. Bağışçıdaki enfeksiyon veya organlarındaki hasarlar nedeniyle, her organın nakil için elverişli olamayacağını, canlı bağışçıdan sadece böbrek ve karaciğer naklinin mümkün olduğunu, diğer organ nakillerinin ancak vefaten organ bağışıyla mümkün olabileceğini hatırlatarak, yılda 563 kişinin, kadaverik organ bağışında bulunması, Dr. Ferhat Sarıbek'in ifade ettiği gibi oldukça azdır!
Dr. Ferhat Sarıbek, nakledilebilecek organları şu şekilde sıraladı: böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas ve ince bağırsak. Ayrıca, kalp kapağı, kornea, kemik, kemik iliği ve tendon gibi dokuların yanı sıra, kompozit doku nakillerinin saç, deri, yüz, kol ve bacak nakli olarak yapılabildiğini belirtti.
Organ Bağışında en çok çekinilen konular...
Dr. Ferhat Sarıbek, organ bağışının yetersizliğiyle ilgili temel nedenleri açıklarken, Türkiye'de insanların bu konuda bilgi eksikliği taşıdığını ve sağlık çalışanlarının yetersiz olduğunu belirtti. Bu bağlamda en sık karşılaştıkları sorunları şöyle sıraladı: "'Verirsem hemen fişi çekersiniz' korkusu, ki bu tür durumların yaşanmadığını vurguladı. 'Kime vereceksiniz, zengin birine değil mi?' 'Bana ne, benim canım yanmış, dünya umrumda mı?' 'Yoğun bakımda bir kere bile hastamızı göstermediniz, şimdi ne yüzle organlarını istiyorsunuz?' 'Ya yaşarsa' diye umutla hala yoğun bakım kapısında bekleyen hasta yakınları. 'Beyin ölümü gerçekten ölü müdür?' diye bitkisel hayatla beyin ölümünü karıştıran hasta yakınları. 'Cenazemi parçalayacaksınız' diyen hasta yakınları. 'Allahtan ümit kesilmez' sözlerini sıkça duyduklarını belirten Sarıbek, 'Bitkisel hayatta ayağa kalkanlar varmış ama' diyenleri duyduklarını ifade etti. Organ mafyasından kaynaklanan endişeleri ele alırken, 'Organ nakli günah' düşüncesine karşı mücadele verdiklerini ve organ naklinin günah olmadığı hakkında Diyanet İşleri Başkanlığı'nın fetvalarını paylaştıklarını anlattı. 19
Organ naklinin gelişmiş olduğu ülkeler ile aramızda bir kıyaslama yapmak gerekirse arada ortalama 10-15 kat fark var. Katolik bir toplum olmasına rağmen İSPANYA da oranlar milyon nüfus başına 35-40 arasıdır. (İspanya organ bağışında varsayılmış onam sistemini uyguluyor.) Yine diğer Avrupa ülkelerinde ve Amerika da oranlar milyonda 25 in altında değil. Organ nakli bekleyen hasta listesine her yıl 4000-5000 yeni hasta ilave oluyor. Bizde ise yılda maksimum 3000-4000 kişiye (kadaverik+canlı vericiden) organ nakli yapılabilmekte, geri kalanlar da maalesef kaderine terk edilmektedir. (İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi) 21
Hesaplamayı hemen yapalım. 563 organ bağışı, 80.000.000 nüfusa oranlandığında, (563/80000000=0,000007) Milyon nüfusa oranımız 7 çıkıyor. Bu da ülkemizde her 1 milyon kişiden 7'sinin organlarını bağışladığını göstermektedir. (Almanya'da bu rakam 10'dur. 41 Türkiye'de 563 kişi organlarını bağışlarken, Almanya'da ise 1493 41 kişi, yaklaşık olarak Türkiye'nin üç katı oranında organ bağışında bulunmuştur.)
Anadolu Ajansı'nın 2017 yılı haberine göre, Türkiye'de 27,592 kişi organ nakli beklemektedir. 22 Önceki istatistiklere dayanarak, organ bekleyenlerin %85'inin canlıdan organ alıcısı olduğu belirtilmişti 31 , ancak biz bunun %95'olduğu bir senaryo için kurgulayalım. Bu durumda kadaverik organ bekleyenlerin oranı %5'e olacaktır. Yılda 422,135 kişi vefat etmekteydi ve bunlardan yalnızca 563'ü kadaverik organ bağışında bulunmaktaydı. 27,592 organ bekleyen x %5 ≈ 1.380 Kadaverik organ bekleyen kişi bulunmakta. Patron çıldırdı dersek, o da %20 iskonto yapsa, 1380 x 0.8 = 1104 kadeverik organ bekleyen kişi elde kaldı. 1104 kadaverik organ bekleyen - 563 kadaverik organ bağışçısı = geriye kalan 541 kadaverik organ bekleyen kişiye organ bulunamamıştır. Yani en az, bağışlanan organ sayısı kadar daha organa ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hesaplama, enfeksiyon, organ hasarı vb. gibi sebeplerle organ naklinin gerçekleştirilemediği senaryoları, dikkate almamaktadır. Bu durum, bakkal hesabıyla dahi çözülemeyen bir açık olduğunu göstermektedir.
Organ Bağışı Yöntemlerine Özetle Bir Göz Atalım;
Organ bağışı yöntemleri, RIZA, İTİRAZ ve KARMA olmak üzere üç temel ilke üzerine kurulmuştur. Bu temel ilkelere dayalı olarak organ bağışı ile ilgili dört farklı yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler, bireyin kendi rızası ile organ bağışında bulunmaya hazır olmadığı durumlarda devreye girer. 23 Bu düzenlemeler her ülkede farklılık göstermekle birlikte, ülkeler dünya genelinde hızla yaygınlaşan bir uygulama olan "Varsayılmış Onam Sistemi"ne odaklanmaktadır. Bu sistem, 18 yaşından büyük her bireyin, sağlığında organ bağışçısı olduğuna itiraz etmediğinde, otomatik olarak organ bağışçısı olarak kabul edildiği anlayışını benimsemektedir. Bu model, eski tanımıyla Organ Bağışında Belçika Modeli olarak ta bilinir.
Bu 4 yöntem temel yöntemlerdir. Bunların dışında iki tane istisna içeren yöntem bulunur:
Diğer Modeller:
Varsayılmış onam sistemini uygulayan ülkeler (opt-out) 27:
Avustralya, Danimarka, Almanya, İsrail, Romanya ve ABD'deki bazı eyaletlerde opt-out'a geçme konusu tartışılıyor.
Yani bir örnekle, Organ bağışçısı olmadığını beyan etmeyen, 18 yaşından büyük her AVUSTURYA'lı, her FRANSIZ, her BELÇİKA'lı vb. "DONÖR" olarak kabul edilir; ORGAN BAĞIŞÇISIDIR.
Organ bağışında Belçika Modeli, bizim için büyük bir öneme sahiptir çünkü 2007 yılında vefat eden Sayın Ali Dinçer'in ardından bu davayı üzerimize vasiyet olarak aldık.
Bir Süre Önce Karaciğer Nakli Operasyonu Geçiren TBMM Başkanvekili Ali Dinçer, "Organ Bağışında Belçika Modeli" Önerisi Getirdi. 1 Şubat 2007 Perşembe
Organını bağışlayan değil bağışlamayan kayda geçsin 28
Bir süre önce karaciğer nakli operasyonu geçiren TBMM Başkanvekili Ali DİNÇER, "Organ Bağışında Belçika Modeli" önerirken, "Organ bağışlayacakların değil, vermeyeceklerin kayda alınması" gerektiğin söyledi.
Ali Dinçer beraberinde karaciğer nakli operasyonunu başarıyla sonuçlandıran doktorları Prof. Dr. Sadık Ersöz, Prof. Dr. Kağan Karayalçın ve Doç. Dr. Selçuk Haznedaroğlu ile parlamentoda bir basın toplantısı düzenledi. Bir süre önce A.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesi'nde karaciğer nakli operasyonu geçiren Dinçer, karaciğer naklinin yapıldığı Hasan Saka'ya rahmet dilerken, ailesine şükranlarını sundu.
BELÇİKA MODELİ
Türkiye'de organ naklinin gelişmesi gerektiğini anlatan Dinçer, "Bundan sonra görevim, 'damdan düşenin halinden damdan düşen anlar' sözü gereği bu konuda daha fazla aktif olmak" dedi. Türkiye'de organ bağışı konusunda gönüllülerin sayısının 140-150'yi geçmediğini, gönüllü olarak bağış yapılmasına karşın beyin ölümü gerçekleşmiş hastanın yakınlarının da olurunun alınması gerektiğini anlatan Dinçer, "Oysa Belçika'da her vatandaş organlarını bağışlamış durumda. Beyin ölümü gerçekleştiği zaman yakınları bağışlamak istemediklerini söylerlerse nakil yapılabiliyor. Bu da yüzde 2'lik küçük bir rakam, yani Belçika'da kadaverik organ nakli oranı yüzde 98 civarında" diye konuştu. Önerdiği Belçika modeli konusunda uzman isimlerin katılımı ve diğer partilerle temas sonucu bir yasa teklifi hazırlayacağını bildiren Dinçer, şöyle dedi:
"Askere giderken izin alınıyor mu? Bu da aslında bir ölçüde vatan görevi. Milyonlarca insanımızı ilgilendiriyor. Belçika'daki modeli veya benzer bir modeli Türkiye'ye adapte edebiliriz."
Organ bağışı konusunun Türkiye'de ciddi bir modele oturtulması ihtiyacı bulunduğunu yineleyen Dinçer, bu konuda medya, eğitim kurumları ve dini kurumların el birliğiyle çok ciddi bir şekilde çalışma yapması gerektiğine işaret etti. (ANKA) 29
Dönemi ve yasama yılı: 23/3
Esas Numarası: 2/457
Başkanlığa Geliş Tarihi: 4 Mayıs 2009
Teklifin Başlığı: 2238 Sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
Teklifin Özeti: Aksi belirtilmedikçe, beyin ölümü gerçekleşen kişilerin organlarının alınmasında vasiyet ve rızanın aranmaması öngörülmektedir.
Son Durumu: Komisyonda
Teklifin Sonucu: Hükümsüz (G) 30
* Nihayetinde, milletvekili maaşları ve özlük hakları kadar önemli bir konu değil.
Covid-19 salgını, organ bağışlarında ülkemizi 10 yıl geriye götürdü. 2019 yılında Türkiye'de 5 bin 765 organ nakli gerçekleşirken, Covid-19’un etkisiyle bu sayı 2020’de 3 bin 853’e düştü. Kadaverik (kadavradan nakil) donör sayıları da 563'lerden 234’e kadar geriledi. Organ bağışı ve nakiller neredeyse %50'lik bir oranda azaldı. 31
Salgın nedeniyle hastaneler yoğunluk yaşadı ve bazı poliklinikler covid salgını yönetimine katıldı. Bu durum insanların hastanelere gitmekten çekinmesine ve kan veya organ bağışı yapmamasına yol açtı. Yaşanan olumsuzlukların etkisiyle, covid nedeniyle ileri derecede hastalanmış kişiler için akciğer nakli ihtiyacı ortaya çıktı. Duran hayat ve değişen yaşam koşulları, sağlıklı insanların bile hastalanmasına neden olurken, kronik hastalığı olanlar düzenli takip yaptıramadıkları için hastalıkları ilerledi. Kimilerinde hastalıkları organ nakli safhasına geldi.
Organ bağışı ve nakli hızla düşerken, organa olan ihtiyaçta arttı.
Organ Nakli Koordinatörleri Derneği Başkanı Nilgün Bilal, "Organ bağışında yaşanan düşüş hızlı olsa da artışlar yavaş olur. Düşüş en çok kalp ve akciğer nakillerine yansıdı. Türkiye’de şu an 23-24 bin arası böbrek bekleyen, 2 bin civarı karaciğer, bin civarı kalp, 150’ye yakın da akciğer bekleyen hasta var. Bağışlardaki düşüş bekleme listesine pek yansımaz. Bunun sebebi, karaciğer, kalp, akciğer listesinde beklemede olan hastaların büyük çoğunluğunun hayatını kaybetmesi. Böbrek bekleyen hastalar ise yakınlarından nakil alabiliyor ya da diyalize bağlı yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Yani bekleme listesinde oranlar sabit kalıyor, fakat listedeki isimler değişiyor. Birileri hayatını kaybediyor, yeni hastalar listeye giriyor.”
Deprem nedeniyle Bakanlık 3 aylığına organ bağışlarını durdurdu. Çünkü o süreçte kimsesiz bir şekilde, tanımadığı hastanede hatta tanımadığı şehirlerde hayatını kaybeden insanlar oldu, böyle bir ortamda etik ihlal olmaması adına bağış sisteminin durdurulması gerekiyordu.” 31
Sağlık Bakanlığımızın organ bağışı ve nakli konusundaki istatistikleri, şeffaflıktan uzak, elma ve armut hesabı gibi karışık bir şekilde daha önce kamuoyu ile paylaştığı konumuzun başında ifade edilmişti.
Eğer, MİT ya da CIA ajanı gibi araştırma ve dedektiflik becerilerine sahip değilseniz ve bir kabzımal kadar elma ve armuttan anlamıyor ve elma-armut hesabı yapamıyorsanız, o zaman başvurulacak diğer bir seçenek te, şeffaf, doğru ve kolaylıkla erişilebilen yabancı ülkelerin istatistiklerini ülkemiz nüfusuna yorumlamak olacaktır. İnternet üzerinden yaptığımız araştırmada, Amerika'nın istatistiklerine hemen kolayca erişebilmemiz nedeniyle çalışmamızda bu ülke verilerini temel aldık. Başlamadan önce bir hatırlatma ve konuya bir kez daha dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Ülkemizde her 17 dakikada 1 kişi, ister biletini almış olsun ister almamış olsun, bir tür piyango çekiyor. Bu piyangoda, ya hastalık ya da kaza sonucunda organ nakli gerektiren bir durumla karşı karşıya kalmaktır.
1 kişi organlarını bağışlayarak 8 kişiye can verir ve dokularıyla da 75 kişiye de umut olur. (ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı)
Türkiye'de her 3 saatte de 1 kişi, günde 8 kişi organ beklerken ölüyor!
Türkiye'de yaklaşık 2.000'i çocuk, toplam 30.000'nin üzerinde kişi, aktif organ bekliyor!
Nüfusu 80 Milyon olan Türkiye'de, kadaverik organ bağışı yapanların nüfusumuza oranı 1 Milyonda 7 kişiye denk geliyor.
Yoğun bakım ortamında nakil için elverişli beyin ölümü tespit edilen donör sayısı, ortalama yaklaşık 1.750 kişi.
Ancak, bu donörlerin sadece %23'ü organlarını bağışlamaktadır, bu da senede yaklaşık ortalama 410 kadaverik bağış anlamına gelmektedir.
Toplam yıllık organ bağışının %85'i canlı vericiden, %15'i de vefaten/kadaverik organ bağışından gerçekleşmektedir. 31
Bağışçının enfeksiyon varlığı veya organlarında meydana gelen hasarlar sebebiyle her bir organı, nakline uygun olmayabilir.
Konuyu akciğer nakli üzerinde daraltarak ele alalım. Beyin ölümü gerçekleşen hastaların sadece %15-20’sinin akciğerleri nakil için kullanılabilir nitelikte akciğer bulunmaktadır. 32 (Ex-vivo Lung Perfusion (EVLP) gibi teknikler, genişletilmiş kriterlere sahip donör akciğerlerin korunması, değerlendirilmesi ve nihayetinde canlandırılması için geliştirilmiş yeni yöntemler arasında yer almaktadır. EVLP protokollerini benimseyen Akciğer Nakli Programlarında, akciğer nakli etkinliğinde %15-%30 oranında bir artış gözlemlenmiştir. 33 Ancak çok maliyetli bir işlem olduğu için ülkemizde kullanılamamaktadır. Ek bilgi, bir dipnot olarak burada bulunsun.) Şimdi bu veriyi ülkemize uyarlayalım. Kadaverik bağış yıllık ortalama 410 kişi x %20 Akciğer bağışçısı = 82 Akciğer Nakli eder. Yani ülkemizin akciğer nakli kapasitesi en fazla senede 82 bilemedik ± 2 kişidir. (Eğer ülkemizde EVLP uygulanmış olsaydı, %15-%30 oranındaki artış aralığını %20 oranında kabul etsek. 82 Akciğer Nakli x 1.20 geri kazanılmış bağışlanan akciğer ≈ 98 Akciğer nakli yapılabilirdi. 98 potansiyel akciğer nakil sayısı - 82 Toplam akciğer nakli kapasitemiz = +16 akciğer nakli yapıyor. Türkiye'de yılda ortalama 25 akciğer nakli yapıldığını da hatırlatalım.) Sonuç olarak Türkiye’de her ilde akciğer nakli merkezi kurulsa dahi, toplam da yıllık akciğer nakil kapasitemiz senede 82 kişidir.
Örnek olması açısından istatistiklere ulaştığımız yer; ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı'na (U.S. Department of Health & Human Services) bağlı Organ Tedarik ve Nakli Ağı (Organ Procurement and Transplantation Network / OPTN)'dır. Web sayfası da; https://optn.transplant.hrsa.gov/ adresindedir. Bu sayfada elma ve armut hesabı olmadan, şeffaf ve güvenilir verilerle dilediğiniz detayda, dilediğiniz karşılaştırmayı hiç zorlanmdan yapabilirsiniz. Yıllık karşılaştırmalı tablolar ve raporlara da
https://srtr.transplant.hrsa.gov/annual_reports/2021/Lung.aspx#:~:text=In%202021%2C%20there%20were%202%2C569,years%20(Figure%20LU%2046). bu şekilde erişebilirsiniz. Biz akciğere ait istatistikleri sistemden çektik.
Örnek birkaç veriyi burada sizi bilgilendirmek için paylaşıyoruz. resimlere tıkladığınızda boyutları büyüyecektir.
LTx Yıllar (DBD) | Türkiye | Amerika |
2023, 10 Aralık | 13 | 2.584 |
2022 | 11 | 2.564 |
2021 | 21 | 2.367 |
2020 | 11 | 2.350 |
2019 | 33 | 2.544 |
2018 | 43 | 2.374 |
2017 | 42 | 2.327 |
2016 | 22 | 2.177 |
2015 | 30 | 1.932 |
2014 | 33 | 1.823 |
2013 | 32 | 1.853 |
2012 | 25 | 1.680 |
2011 | 5 | 1.735 |
Yıllık Ortalama | 25 | 2.178 |
Genel Toplam | 321 | 28.310 |
Not: LTx: Akciğer bakli için kullanılan kısaltmadır. Türkiye verilerine uygun olması açısından sadece beyin ölümü kaynaklı (DBD) kadaverik organ bağışı dikkate alınmıştır.
Sayfamızın Covid-19 pandemisi bölümünde, Organ Nakli Koordinatörleri Derneği Başkanı Nilgün Bilal, kadaverik organ bağışlarının yaklaşık %50 oranında düşerek 234'e gerilediğini belirtti. 31
2019 yılında Türkiye'deki akciğer nakli sayısı 33. 2020 yılında 11'e düşmüş. Gerileme, ((33-11)/33)*100 ≈ %67
2019 yılında Amerika'daki akciğer nakli sayısı 2.544. 2020 yılında 2.350'ye düşmüş. Gerileme, ((2544-2350)/2544)*100 ≈ %8
Organ Nakli Koordinatörleri Derneği (ONKOD) Başkanı Nilgün Bilal, "Organ bağışında yaşanan düşüş hızlı olsa da artışlar yavaş olur." ifadesinde bulunmuştu. 31 Amerika'nın istatistiklerine göre, Covid-19 pandemisi sonrası organ bağışında toparlanma süreci 3 yılı bulmuş. Ülkemizde ise henüz toparlanmanın belirtileri görülmüyor.
2020 yılı Amerika Birleşik Devletleri nüfus sayımına göre 331.449.281 34 kişi, Türkiye'nin ise 2020 yılındaki nüfusu TÜİK verilerine göre 83.614.362 kişidir. Bu rakamlarla kolaylıkla hesaplamalar yapmak adına Amerika'nın nüfusunu 330 milyon, Türkiye'nin nüfusunu ise 83 milyon 35 olarak kabul edelim.
2016 yılında Amerika'da toplam ölüm sayısı 2.744.248 36 iken, Türkiye'de bu rakam 422.135 20 kişiydi. Beyin ölümü tespit edilen kişi sayısı Amerika'da 8.287, Türkiye'de ise 1.997 idi
Amerika'nın beyin ölümü tespit oranı: 8287/2744248≈0,0030 Onbinde 30 kişi
Türkiye'nin beyin ölümü tespit oranı: 1997/422135≈0,0047 Onbinde 47 kişi
Bu istatistiği değerlendirdiğimizde, organ bağışındaki sorunun beyin ölümü tespitinde olmadığı anlaşılıyor.
2023, 10 Aralık itibariyle Amerika'da Kadaverik Organ Bağışı (KOB) 14,845 kişi olarak kaydedilmiştir. Bu bağlamda, Beyin Ölümü Sonrası Organ Bağışı (DBD) olarak adlandırılan kısımda 9,525 kişi, Dolaşım Durduktan Sonra Organ Bağışı (DCD) kısmında ise 5,320 kişi yer almaktadır.
Not: Donation after Circulatory Death (DCD), Dolaşım Durduktan Sonra Organ Bağışı; kalbi geri dönüşü olmayan bir şekilde atmayı bırakmış bir donörden organ ve/veya dokuların geri alınması anlamına gelir. Bu durum daha önce "kalp atmayan" veya "asistolik bağış" olarak adlandırılıyordu. OPTN Sözlüğü'ne göre, ölümü takiben dolaşım ve solunum fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak durmasıyla ortaya çıkan organ iyileşme sürecini ifade eder.
DCD'nin KOB içindeki ağırlığı şu şekilde hesaplanmıştır: 5.320/14.845≈%36'dır.
DBD'nin KOB içindeki ağırlığı şu şekilde hesaplanmıştır: 9.525/14.845≈%64'dür
DCD'nin DBD'ye oranı şu şekilde hesaplanmıştır: 5.320/9.525≈%56'dır.
Amerika'da, hem Beyin Ölümü Sonrası Organ Bağışı (DBD) hem de Dolaşım Durduktan Sonra Organ Bağışı (DCD) kabul edildiği için, beyin ölümü tespit edilen bireylerin %63'ünün organlarını bağışladıkları tahmin edilmektedir. 37
Amerika'nın Milyon nüfusa gerçekleştirilmiş organ bağış oranı 36.88'dir. Bu da Amerika'da her 1 milyon kişiden yaklaşık 37'sinin organlarını bağışladığını göstermektedir. Bu oran biz de Milyonda 7'dir.
Amerikan istatistiklerine göre 330M nüfusa sahip Amerika'da yıllık ortalama 2.178 akciğer nakli gerçekleştirildiğine göre 83M nüfusa sahip Türkiye'de ortalama kaç akciğer naklinin (LTx) yapılması gerekir? Hesaplayalım ((83M*2178 )/330M) ≈ 548 LTx.
Ama düzeltme yapmamız lazım çünkü bizde EVLP, maliyet gerekçesi ile kullanılmıyordu. Amerika'nın bu teknikten %30'luk üst sınırdan faydalandığını kabul edelim. Güzel ülkemizin güzel insanları için bu veride %30 bir iskonto yapalım. (548*(1-0,30))≈ 384 LTx. Kolay hesap yapabilmemiz için Türkiye'de 384 değil de aslında yılda 380 Akciğer naklinin yapılıyor olması gerektiği kabul edilim.
Kadaverik organ bağışının %20'si akciğer naklinde kullanılıyordu. Yılda 380 akciğer nakli yapabilmek için kaç kadaverik organ bağışına ihtiyacımız var? Hesaplayalım ((1*380)/0,20) = 1.900.
Beyin ölümü tespit edilenlerin %23'ü organlarını bağışlıyordu. Yani %77 organbağışına ret veren insanlarımızın davranışlarını değiştiremeyeceklerini kabul edersek, o zaman aslında yılda kaç beyin ölümü tespit etmemiz gerekiyor? Hesaplayalım: ((1*1900)/0,23) ≈ 8.261!!! Unutmayalım ki Amerika'da bu değer; (DBD) 8.287 idi.
Yukarıda belirtildiği gibi, Amerika ve Türkiye'nin DBD (beyin ölümü sonrası organ bağışı) istatistiklerini karşılaştırdığımızda, ülkemizdeki organ bağışının azlığı sorununun beyin ölümü tespitinde olmadığı anlaşılmaktadır. Türkiye'de beyin ölümü sayılarının yıllara göre dağılımı tablosu incelendiğinde beyin ölümü tespit sayısının bazı yıllarda 2000'lere ulaştığını görüyoruz. Asıl sorun, beyin ölümü tespitinden sonra kişilerin organ bağışında bulunmaya ikna edilememesinden kaynaklanmaktadır. Hatırlarsanız, kadaverik organ bağışında bulunmayı ret edenlerin ortalaması %77'dir.
Harvest; beyin ölümü kararı verilmiş organları bağışlanmış prosedürleri tamamlanmış bağışçıdan bağışlanan organ/ların çıkarım süreci için kullanılan bir ifadedir. Çünkü diğer ifade ürkütücü gelebilir.
Organ Bağış Prosedüründe Yaşanan Sorunlar:
Ülkemizdeki organ bağış sistemi, adeta bağış yapma eğilimini kısıtlayıcı bir düzende işlemektedir. Organ bağışının gerçekleşebilmesi için bağışçının 1. derece yakınlarından teker teker her bir organ için ayrıca onay beyanında bulunmaları gerekmektedir. Örneğin, sol böbrek, karaciğer veya kalbin sağ üst köşesi gibi belirli organları bağışlama seçeneği tanır. Geçmişte mümkün olmayan ve tıpta yaşanan gelişmeler nedeniyle şu anda akciğer nakli gibi başarıyla organ nakilleri gerçekleştiriliyor olabilir. Ne var ki, bilgi eksikliği sebebiyle birçok kişi akciğerin bağışlanabileceğini düşünemedikleri için bu bağışı seçeneğine onay vermiyor olmaları mümkündür.
Sadece bir düşünün anneniz, eşiniz, çocuğunuz, kardeşiniz 1. derecede yakınınızın beyin ölümü gerçekleşmiş ve vefat etmiş. Bu kişinin organlarını bağışlamaya karar verdiniz ve çok büyük bir keder yaşıyorsunuz. Gözünüzün önüne organ nakli koordinatörünün sizden her bir organ için onay aldığı sahneyi bir canlandırın. Derin bir acınız var, teker teker her organ için bağış onayına kaç yürek dayanır ki. Belki kişiler ilk 1, 2 ya da 3. seçenekten sonra yeter deyip bağış sürecini sonlandırıyor olablirler.
Beyin ölümü tespit edildikten sonra, potansiyel bir donörün organlarının bağışlanması için yakınları karar verene kadar geçen sürede organlarda hasar veya kayıplar meydana gelebilir.
Cerrahi süreci incelediğimizde, organ harvest işlemi sırasında doktorlar, göğüs kafesinden kalbi çıkarmak için büyük bir özen gösterirken, akciğer bağışı olmadığı için vericinin akciğerini yerinde bırakıyorlar. Onlar için de çok zor bir süreç. 1 kişi daha yaşayabilirdi.
Yoğun Bakım Sürecinde Yaşanan Sorunlar:
Yoğun bakım sürecinde, İspanyol modelinde belirtildiği gibi, donör bakımı önemli bir rol oynar. Ekibin bu konuda bilgili olması gereklidir, çünkü yoğun bakımda olan her hasta ya hayatta kalacak ya da yaşamını yitirecektir. Bu nedenle, yoğun bakımdaki her hasta potansiyel bir organ bağışçısı olarak kabul edilmelidir.
Tabi ki konu bu kadar basit değil ancak bizim anlayabileceğimiz bir şekilde ifade etmeye çalışırsak yoğun bakım ekibi hastanın hayatta kalma şansını artırmak amacıyla verdikleri mücadele sırasında, hastayı enfeksiyonlardan korumaya çalışır, bunu yaparken de organları da korumaya dikkat eder. Olası organ yetmezliğini önlemeya çalışır, oksijen seviyesini ve ateşi kontrol altında tutmak vb. gibi detayları yönetirler. Donör bakımı, potansiyel organ bağışını sağlamak ve hastanın yaşamını sürdürmesine yardımcı olmak için kritik bir rol oynar. Aynı zamanda, ekip beyin ölümünü erken tespit edebilmeli ve zamanında organ bağışına yönlendirebilmelidir. Merak edenler için TYBD-21-22.pdf (turkishjic.org)
Uzun süre solunum cihazına bağlı kalmak, akciğer sağlığını olumsuz etkileyen kaçınılmaz bir durumdur. Ayrıca, hastane ortamı enfeksiyon riski artırabiliyor. Bu ve benzeri komplikasyonlar ile süreçte gelişebilecek organ hasarları, nakil için uygun olan organların nakil potansiyelini azaltabilir.
Türkiye’de toplam yıllık akciğer nakil kapasitemiz senede 82 di. Ancak kolay hesepalama yapmak adına bu veriyi 80 olarak kabul edelim. Amerikan istatistiklerine göre yıllık akciğer nakil kapasitemiz senede 380 olması gerektiğini istatistikleri yorumlayarak daha önce tespit etmiştik.
Bu verilere göre 380-80=300 hasta yılda akciğer nakline ülkemizde erişememektedir. ONKOD, 150 civarında akciğer nakli bekleyen hasta olduğunu belirtmişti. 31
* Organ nakli listesinde akciğer nakli bekleyen hastalara ilişkin bu muhteşem istatistiği Sağlık Bakanlığı paylaşmıştır. Bu güncel olmadığı için manasız istatistiği, sadece sizlere göstermek için paylaşıyoruz.
Böbrek nakli bekleyen hastalar ile diyalizdeki hasta sayısını karşılaştırdığımızda, organ nakli listesinde bulunan hastaların aslında üç kat daha fazla olması gerektiğini tespit etmiştik. Ülkemizde akciğer nakli, yurtdışındaki gibi rutin bir tedavi seçeneği olmuş olsaydı, 150 * 3 = 450 hasta organ beklemek üzere listeye alınabilirdi. Bu durumda, 380/450 = %84 oranında potansiyel akciğer nakli ihtiyacını karşılayabilirdik.
Durum Tespiti: Organ nakli konusundaki sorunları değerlendirebilmek için PAHSSc Derneği'nin kurucu üyelerinden Sayın Kamil Hamidullah'ın yaşanan sorunları somutlaştıran bir hikayesini paylaşmak isteriz.
"Ya son Durak Ya da Akarma Durağı
Karşı karşıya olduğumuz durum oldukça kritik. Ülkemizde organ bekleyen hastaların yaşam hakları, gönüllü bağışçıların inisiyatifine bırakılmış durumda. Ben, organ bekleyenlerin sanki otobüs bekler gibi organ beklemelerinden dolayı organ bağışını, kalabalık bir otobüs durağına benzetiyorum. Arada bir otobüs geliyor, bazısı binip giderken aynı anda durağa yeni yolcular da gelmeye devam ediyor. Üstelik o durakta bekleyenlerin sınırlı bir vakti var. Gidecekleri yere vaktinde erişemezlerse yaşam mücadelesi vermek zorunda kalacaklar. Kimisinin daha kısa, kimisinin daha uzun süre toplu taşımayı bekleyebilecek bir zamanı var.
Dışarıdan camdan baktığınızda durak çok kalabalık görünüyor; ancak arada bir otobüsün durağa geldiğini de fark ediyorsunuz. Kalabalık bir durak olmasına rağmen, işleyen bir sürecin olduğunu düşündürebilir. Bu kalabalığı ve kalabalığın serzenişini merak edip durağa gittiğinizde, o durağın 2 hattı olduğunu görüyorsunuz. Daha iyi anlaşılması için diyelim ki biri İstanbul (Mersin) istikametine diğeri ise Ankara (Dimyat) istikametine gidiyor. Ve sonra fark ediyorsunuz ki sürekli canlıdan canlıya organ naklini temsilen ve sadece karaciğer ve böbrek naklinin yapılabildiği Ankara otobüsü geliyor. Ancak geriye kalan organ ve dokular; kalp, akciğerler, karaciğer, pankreas, bağırsak gibi yani Vefaten/kadaverik bağışla yapılabilecek organ naklini temsilen İstanbul otobüsü bir türlü gelmiyor!
Gelen her yüz otobüsten yalnızca 15’i İstanbul’a gidiyor. 31 Tıpkı Anadolu Yakası veya Avrupa Yakası gibi gidilecek yerleşim bölgeleri burada da mevcut. Mesela Akciğer Nakli yerleşkesi için yılda açılsa açılsa o da her zaman değil 25 kişilik bir kontenjan açılabiliyor. Covid pandemisinden sonra bu kontenjan 11 kişiye kadar düştü. Bu kontenjan, resmi bir uygulama değil; buna siz vatandaşlarımız kendiniz karar veriyorsunuz.
...
Çok sevdiğimiz yaşayan yakınımıza “Sana kurban olurum” diyoruz. Sevdiklerimiz hayattayken başlarına bir şey gelirse, canımızı veririz. Hiç ölmüş bir yakınına kurban olurum diyeniniz oldu mu? Canlıdan donörde yakınlarınızla uyuşma sağlanırsa, kişinin yakınlarının genelde organ bağışında bulunma yönünde iradesi zaten toplumumuzda bulunuyor. Sevdiklerinizin yaşarken ihtiyaç duymaları halinde, hiç düşünmeden bağışlayabileceğiniz organ ve dokularınızı, vefatınızdan sonra yanınızda mezara götürmek yerine lütfen onları bu dünyada bırakarak can olmalarına olanak tanımayı tercih edin. Organ bağışında bulunarak, vefatınızdan sonra hiç tanımadığınız kişilerin kahramanı olabilirsiniz.
...
O sırada kendi günlük hayatlarının telaşıyla meşgul olan çevredeki kişiler, durakta bekleyenlere yardımcı olabilecek bir toplu taşıma aracı bulmayı düşünebilirler mi? Ya da bulabilirler mi? Elbette ki hayır. Bu zaten çok zor. Üstelik bunun için kamuda görevlendirilmiş yetkililer varken bunu neden yapmak istesinler ki! Veya vatandaş gidecek bir otobüs bulacak, sonra onu kiralayacak, fakat bu sırada kendi hayat koşuşturmacasını da sürdürmeye çalışacak. Hepsine nasıl yetişecek?
Bazen arada iyi niyetli şoförler çıkıp geliyor ve otostop çekenleri duraktan alıyorlar.
ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı (U.S. Department of Health & Human Services), bir kişinin organlarını bağışlayarak 8 kişiye hayat verdiğini ve dokularıyla da 75 kişiye umut olduğunu ifade eder.
Bazen de çevredeki insanlardan, durakta bekleyenler ve yoldan geçen araçların şoförleri ile bir koordinasyon sağlamaya çalışarak, o insanları yaşam mücadelesi vermeye başlamadan gidecekleri yere vaktinde ulaştırmaya gayret edenler de çıkıyor. Onlar da organ nakli koordinatörleri.
Ancak tüm bu çabalar, durakta bekleyen kalabalıktaki herkes için gerçek bir çözüm olabilir mi?
- Elbette ki olmaz!
- Peki bir kamu yöneticisi, Tesisatçı Hamza Bey'e telefon ederek, eğer toplu taşıma aracı bu durağa gelmezse, duraktaki insanları siz taşıyacaksınız, diyebilir mi?
- Hayır! Peki Neden?
- Çünkü kendi sorumluluğu. Çünkü bu kamu yönetiminin görevi.
- O zaman kim inisiyatif alacak? Tabii ki kamu yöneticiler.
- İnsanı yaşatmak, vatandaşının yaşama hakkını güvence altına almak kimin görevidir?
- Devletin, kamunun.
- Peki o zaman organ bekleyenlerin yaşam hakkını kim koruyacak, gözetecek? Bu kimin görevi?
- Kamu yönetiminin.
- Kamu yöneticileri ülkemizde bu konuda bir sorumluluk üstleniyor mu? Hayır!
- Peki, organ bekleyenler için durum ne dir?
- Organ bekleyenlerin durumu örneğimizdeki duruma benzetilirse, yaşam hakları birkaç iyi niyetli şoföre ve tesisatçı Hamza Bey'e bağlı. Ne yazık ki bu çözüm, durakta organ bekleyen kalabalık için geçerli bir çözüm değildir!
Ülkemizde Nadir hastalık SMA (Spinal Müsküler Atrofi)'yı duymayan, bilmeyen kalmamıştır. SMA camiasını bu başarılarından ötürü tebrik etmek isterim. Bizim gibi nadir hastalık hasta dayanışma derneklerinin en büyük arzusu farkındalıktır. Eğer aranızda hala toplumda kendi hastalığınızın kimse tarafından duyulmamış veya bilinmiyor olmasından veya akciğer nakli olmanız gerekiyor ancak akciğer nakli alanı dışındaki bir sağlık çalışanına farklı bir sorununuz için başvurduğunuzda, böyle bir naklin varlığını duymadığı için sizi akciğer nakli değil, karaciğer nakli olmanız gerektiği şeklinde düzeltme yapmasından kaynaklanan öykünmeleri bir kenara bırakarak, SMA'nın elde ettiği başarıya odaklanmalısınız. Bu başarının gerçekleşmesinde STK'lar elbette ki yönlendirici bir rol oynamışlardır. Ancak başarıdaki asıl pay, hasta ve yakınlarına aittir. Bu nedenle sadece öykünmek yerine kendinizi sorgulayın. Acaba siz kendi davanız için neler yaptınız?
SMA'lı hastaların aileleri, çocuklarının sağlıklarına yeniden kavuşturabilmek adına çok ulu, dallı budaklı ve dikenlerle dolu devasal hayat ağacının en tepesindeki görkemli meyvelere erişebilmek için çabalıyorlar. Ancak, o meyveler o kadar yüksekte ve erişilmez ki, dalların ve dikenlerin arasında milyon dolarlık bir tedavi bulunuyor. 38
Bizim çaremiz milyon dolarlık ilaçlar da değil, çaremiz sizlersiniz. Sadece toprağın üstünde çürüyerek kaybolacak olan ulu hayat ağacından düşmüş meyvelere ulaşmak istiyoruz.
Organ bekleyenlere ve kadaverik organ bağışı ile hayata tutunmuş olanlara seslenmek istiyorum.
Organ bekleyenler o kadar organın çıkacağından eminler ki 10:30 otobüsünün kesin geleceğinden emin olarak o durakta beklemeye devam ediyolar. Gerçekten otobüs bekler gibi organ bekliyorlar! Lütfen görünür olur. SMA'lı aileleri örnek alarak farkındalık yaratmaya çalışın. Sosyal medya, bu amaca ulaşmak için harika bir araçtır. Oturduğunuz yerden, yorulmadan katkıda bulunabilirsiniz. Yerel veya ulusal medya ile iletişime geçmeyi düşünün. TV, Radyo internet programlarına telefonla ya da mesajlar göndererek katılıp organ bağışı ve naklinden bahsedebilirsiniz. Her zaman söylediğimiz gibi, hayatınıza sahip çıkın! Eğer siz kendiniz hayatınıza sahip çıkmazsanız, sizin için kimse hayatınıza sahip çıkmaz!
Kadaverik organ bağışı ile hayata tutunmuş birçok kaderdaşım, hayatları kurtulup sorunları çözüldükten sonra konulardan uzaklaşıp kendi gündelik yaşamlarına geri döndü. "Bu ikinci yaşama, bu hayat mücadelesine ne kadar zorlu bir süreçten sonra kavuştunuz? Neden farkındalık yaratmak için daha fazla çaba sarf etmiyorsunuz?” diye sorduğumda, işlerinin, derslerinin ve güçlerinin yoğunluğundan bahsetmeye başlıyorlar. Eğer nakil olmalardı, şu an ne işleri, ne dersleri ne de yoğunlukları olurdu. Ancak unuttukları bir gerçek var; hepsi organ reddi riskiyle ömür boyu mücadele ediyor. Organ nakli sonrasında ortaya çıkan sorunlar, tekrar sizi nakil sürecine geri döndürebilir. Ve bu kişiler, her an o durağa geri dönebilir ve bir türlü gelmeyen o 10:30 otobüsünü tekrar beklemek zorunda kalabilirler."
İslam, organ, doku ve kan naklini zaruri bir tedavi yöntemi olarak kabul eder ve buna karşı değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun 3 Mart 1980 tarih ve 396/13 sayılı kararı, Küveyt Vakıflar ve Din İşleri Bakanlığı Fetva Kurulu'nun 24 Aralık 1979 tarih ve 132/79 sayılı, 14 Eylül 1981 tarih ve 87/81 sayılı kararları, Dünya İslam Birliği Fıkıh Akademisi'nin 19-28 Ocak 1985 tarihinde Mekke'de düzenlenen sekizinci dönem toplantısında alınan karar ve İslam Konferansı Teşkilatı İslam Fıkıh Akademisi'nin 11 Şubat 1988 tarih ve 4/1 sayılı kararı, İslam dinine göre organ naklinin caiz olduğuna dair örnek fetvalar arasında yer alır. 44, 45
“Kim bir kimseye hayat verirse, o sanki bütün insanlara hayat vermişçesine sevap kazanır.” Maide suresi, ayet 32
“İnsan kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.” Kıyame suresi , ayet 3-4.
Kişi yaptığı iyilik ve fenalıklardan kendisi sorumludur"“Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır.” Bakara suresi , ayet 286
“Kendi yaratılışlarını unutmuş bize örnek veriyor. Birde şöyle diyor; “Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?” De ki: “Onlara hayat verecek olan, onları ile kez yaratandır. O yaratmanın her türlüsünü bilir.” Yasin Suresinin, ayet 78 - 79
Organlarınızı bağışladığınızı, lütfen yakınlarınızla paylaşınız. Hali hazırdaki uygulamada, vefatınızın ardından organlarınızın bağışlanması için yakınlarınızın onayı alınıyor. Siz organlarınızı bağışlamış olsanız bile eğer, yakınlarınız organ bağışını reddederlerse, ülkemizde organ bağışı gerçekleşmiyor.
20 Eylül 2013 Brezilya'daki en zengin kişilerden olan 62 yaşındaki iş adamı Thane Chiquinho Scarpa, milyon dolar değerindeki Bentley marka arabasını, öldükten sonra da kullanabilmek için 20 Eylül Cuma günü saat 11:00'de toprağa gömeceğini duyurarak büyük tepki topladı. Bir anda medya odağı oldu ve pek çok olumsuz eleştriler aldı. Bu kadar değerli bir arabayı ziyan etmek yerine birilerine bağışlayabilirdi. Gerçeklerden ne kadar uzaktı.
Chiquinho yine de seremoniyi başlattı. Fakat beklenmedik bir şey yapacaktı. Aracı çukura indirmeden hemen önce durdurdu ve Arabayı gömmeyeceğini ve neden böyle bir işe giriştiğini açıkladı. Organ bağışına dair bilinçlendirme yapmak istiyordu.
"İnsanlar beni çok değerli bir şeyi ziyan etmekle suçluyordu. Fakat hala insanların çoğu benim arabamdan çok daha değerli şeyleri toprağa gömüyorlar. Kalplerini, akciğerlerini, karaciğerlerini, gözlerini, böbreklerini. O kadar çok insan bu organların bağışlanmasını bekliyor ki. Fakat siz sağlıklı organlarınızı toprağa gömüyorsunuz.
13 Kasım 2022 tarihinde Adana Tıp Müzesi'nde, Coşkun Aral'ın anlatımıyla tarihte gerçekleşen ilk organ nakli.
Türkiye'de Akciğer Naklinin Tarihçesini Merak Ediyorsanız Resmin Üzerini Tıklayınız
Not: Türkiye'de Akciğer Nakli: Hasta Bakış Açısıyla Gelişim Süreci - 1998-2021 Akciğer Nakli Yolculuğu
Kaynakça :
Yazan: Kamil Hamidullah
Son güncelleme: Kamil Hamidullah / ARALIK 2023
Aksi Beyan Edilmedikçe, Akciğer Embolisinde Oluşan Akciğer Hipertansiyonu, Akciğer Hipertansiyonu, Akciğer Nakli, Akciğer Sertleşmesi, Bağ Dokusu, Bağ Dokusu Hastalıkları, Balloon Atrial Septostomy, Balon Atriyal Septostomi, Belçika Modeli, Bir Fidan Nefes de Bizden, BPA, Bağış, Bağışçı, Bağışla Türkiyem, Chronic Thrombo Embolic Pulmonary Hypertension, CTEPH, Daha Her Şey Bitmedi Orkestrası, Donör, Eisenmenger, Eisenmenger Sendromu, Eisenmenger Syndrome, En Kahraman Rıza Varsayılmış Rıza, GörünmezEngellilik, GörünmezHastalık, Hep Birlikte Daha Güzel Yarınlara, Idiopathic Pulmonary Fibrosis, idiopatik Pulmoner Fibrozis, idiyopatik Pulmoner Fibrozis, Juvenile Scleroderma, Juvenil Skleroderma, Juvenil, Kalp Akciğer Nakli, Kardiyo Pulmoner, Kronik Akciğer Embolisinde Oluşan Akciğer Hipertansiyonu, Kronik Hastalık, Kronik Tromboembolik Pulmoner Hipertansiyon, KTEPH, Lineer, Lineer Skleroderma, Lokalize, Lokalize Skleroderma, Lung Transplant, LTx, Mobil, Morphea, Nefes, Nefes Aldıkça Umut Var, Nefes Dergisi, Nadir Hastalık, Nadir hastalıklar, Oksijen, Opt-OUT, Organ Bağışı, Organ Bağışında Belçika Modeli, Organ Nakli, Otoimmün, Otoimmün Hastalık, PAH, PAHSSc, PH, PHAware, Presumed Consent Organ Donation, Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon, Pulmoner Endarterektomi, Pulmoner Hipertansiyon, Pulmonary Arterial Hypertension, Pulmonary Endarterectomy, Pulmonary Hypertension, Raynaud, Raynaud Fenomeni, Raynauds, Raynauds Disease, Raynauds Phenomenon, Raynaud Sendromu, Rare, Rare Disease, Reyno, Reyno fenomeni, Reyno Sendromu, Scleroderma, Skleroderma, Sistemik Skleroderma, Sistemik Skleroz, SSc, Sjögren Sendromu, Tekrarları eleyerek, Varsayılan Onam, Varsayılan Rıza, Varsayılmış Onam Sistemi, Varsayılmış Rıza Sistemi, Yaşam